Türkiye’nin Rusya ve İran ile işbirliği

Türkiye, Rusya ve İran üçlüsünün, bir zamanlar Suriye devleti diye adlandırılan topraklardaki karşılıklı anlaşarak güç alanları oluşturmaları başarıya ulaştı. Bu üçlü işbirliğinin (1) Türkiye diplomasisi, (2) bölgedeki yeri ve (3) dünyadaki konumu için önemi nedir? Sondan başlayarak açıklamaya çalışayım.

Batı ya da tek başına ABD tarafından oluşturulan dünya düzenine karşı çıkan Rusya, Çin ve İran’dan bahsedilir hep ya da onların bu yeni dünya düzenine karşı kendi düzenlerini kurma çabalarından. İşin aslı, İran bu dünya devletleri arasındaki en küçüğüdür. Bölgesinde önemli bir aktör olmasına rağmen, Çin’in nüfusunun 15’te biri ve Rusya’nın ise yarısı kadardır ancak. GSMH açısından ise Çin’in 16’da biri ve Rusya’nın ise üçte biri kadardır. Türkiye ise neredeyse İran kadar nüfusa sahiptir ancak daha büyük bir GSMH’ya sahiptir.
Rusya ve Çin’in aksine İran küresel değil bölgesel bir oyuncudur. Ancak bu durum ABD Başkanı Obama tarafından sunulan fırsatı değerlendirir ve nükleer silahlar konusundaki anlaşmaya uyarsa, değişebilir. Öte yandan yeni Trump yönetiminin bunu engellemek için büyük çaba sarf edeceğini de hesaba katmak gerekir. Duyumlara göre, ABD’nin P5+1 grubuna danışmadan yeni bir takım tedbirler alacağı belirtiliyor.
Yeni dünya düzeninin nasıl bir sonuç verdiğine dair en net yanıt, Rusya, Çin ve İran arasında kurulan stratejik üçgendir. 21. yüzyılda politika ve diplomasi böylesine iç içe geçerken, daha geniş çaplı modeller arayanlar için geleneksel uluslararası ilişkilerin ikili karşılıklılığı yaklaşımı da anlamını yitirmektedir.

Devamı Derin Ekonomi Dergisi Şubat 2017 sayısında….

Dikkat çekenler...