Batı saldırganlaştıkça çılgınlaştıkça kaybedecek: Türkiye ve Rusya daha da yakınlaşmak zorunda

İngiltere ile Rusya arasında başlayan ‘casus krizi’ dünyayı hızla Doğu-Batı ekseninde ikiye bölüyor. En son ABD’nin altmış, hemen bütün Avrupa ülkelerinin birer ikişer Rus diplomatı sınır dışı etme kararı, aslında olayın ‘casus krizi’ olmadığını, Rusya’yı köşeye sıkıştırma, çevreleme, baskı altına almaya dönük bir Atlantik girişimi olduğunu hemen ele veriyor. ABD Başkanı Donald Trump’ın başlattığı küresel ticaret savaşı ile Avrupa-Rusya diplomat misillemelerini birlikte değerlendirince bambaşka bir güç hesaplaşması çıkıyor ortaya.
Aslında bütün bunlar, çok daha büyük bir hesaplaşmanın gün yüzüne çıkmış örnekleridir. Benzer örneklerin sayısı hızla artacağını şimdiden söylemiş olalım. Sadece bunlar değil, Türkiye’nin Afrin’le başlayan güvenlik operasyonları, ABD ve Batı’nın Türkiye’ye karşı terör kartını harekete geçirmesi, ‘müttefikleri’ Türkiye’yi çevreleme/kuşatma operasyonları yürütmeleri, Suriye savaşının geldiği durum, 15 Temmuz’la ülkemizi içeriden vurma hesapları gibi örnekler de küresel ölçekte güç hesaplaşmasının parçasıdır.
Dünyanın nasıl bir fırtınaya sürüklendiğini, uluslararası iklimin nasıl sertleştiğini, ABD’nin ve Avrupa’nın dünyanın merkezi olma lüksünü çoktan kaybettiğini, bu kayıp yüzünden nasıl hırçınlaştığını, sadece güvenlik ve siyaset değil sermaye ve teknolojinin de Asya’ya kaydığını, yeryüzünün ana ekseninin değiştiğini, Atlantik ekseninin bir daha yeryüzüne tek başına hakim olma şansını bulamayacağını, bu büyük kırılma ve hareketliliğin sonucu olarak bambaşka ve şaşırtıcı bir küresel güç haritası olacağını okuyarak, bilerek, ölçerek geleceğin dünyasına bakmak bir zorunluluktur.
Artık kalıcı ittifaklar olmayacaktır. Kalıcı dostluklar ve düşmanlıklar da olmayacaktır. Sarsıcı, değişken, baş döndürücü bir güçler hareketliliği göreceğiz ve hangi ülke bu ritme hazırlıklıysa, ayakta uydurabilecekse o ayakta kalacaktır. Bu, acımasız, toleransı olmayan bir güç savaşıdır. ABD ve Avrupa dünyanın geri kalanına söyleyecek sözlerini tükettiği gibi, kredisini, güvenilirliğini, onların nazarında itibarını da kaybetmiştir.
Dolayısıyla, ne kadar yeni ittifaklar, cepheler inşa etseler de başarısız olacaklardır. Türkiye’nin güneyinde Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), Suudi Arabistan, İsrail ve Mısır üzerinden oluşturdukları, görünüşte İran’ı hedef alan ama asıl niyeti ‘Türkiye’yi durdurmak’ olan yeni cephe de aynı başarısızlığa uğrayacaktır.
Batı’nın Rusya ve Türkiye’ye karşı düşmanca tavırlarında çok ciddi benzerlikler dikkatimizi çekiyor. Rusya’yı bir kez daha parçalayıp kaynaklarını talan etmeye dönük bir Batı girişimi artık açıktır. Bu koca coğrafyayı parçalara ayırma, Rusya’yı denklemden çıkarma, Atlantik ittifakının karşısına dikilen ‘Asya Bloku’nu zayıflatma, Çin’i Hindistan’la oyalama gibi çok büyük planlar masaya sürülmüştür. Rusya ciddi tehdit altında, bir Batı saldırısı ile yüzleşme olasılığı çok yüksek. Bu yüzden de Doğu Avrupa ve Baltıkların Ortadoğu kadar dikkatle izlenmesi gerekiyor. Çünkü küresel güç hesaplaşmasının ana cephelerinden biri Baltıklardan Akdeniz’e uzanan bu fay hattı olacaktır.
Türkiye de, Rusya gibi bir Batı tehdidi hissediyor. Hatta iş tehdidin çok ötesine uzandı, içeriden müdahaleler yapıldı, olmayınca çevreden kuşatma planları yürütülüyor. Batı şu an Türkiye’ye açık biçimde saldırıyor. Türkiye de, Rusya gibi, savunma yerine söz konusu tehditlerle açık arazide çarpışma yöntemine bu yüzden geçmiştir. Suriye’deki yeni yaklaşımımız bu yüzden böyledir. Böyle de devam edecektir.
Rusya da, Türkiye de benzer tehditlerle yüzleşiyor, benzer savunma kalkanları oluşturuyor. Avrupa-Rusya krizinin Ankara ve Moskova’yı birbirine daha da yakınlaştıracağını düşünüyorum. Olması gereken de budur. İki ülke, küresel ölçekte tehditleri görerek birbirini beslemek zorundadır. Şu açıktır: Doğu’nun yükselişi başlamıştır ve bu bir hamaset değildir. Batı’nın duraklama dönemine girdiğini, Doğu’nun hızla güç kazandığını, bunun bir tarih dönüşü olduğunu bir yere not edin.
Batı bundan sonra insanlığa hiçbir şey veremeyecek. Kaybedişin çılgınlığı ile insan ırkını tehlikelere sürükleme dışında hiçbir şey sunmayacak. Bütün bunları yapan bir ABD ve birkaç müttefiki göreceğiz bundan sonra. Bu da tükenişlerini daha da hızlandıracak. Bence insanlık bu tehlikeye karşı teyakkuza geçmelidir.

Dikkat çekenler...