Alman ekonomisi bir ‘sosyal piyasa ekonomisidir.’ Yani ekonomi serbest piyasa kuralları yerine planlama ve yönlendirme ilkelerine dayanır.
Alman ekonomi yönetimi ise merkantilizme dayanır. 19. yüzyılın başlarından itibaren Schmöller gibi iktisatçılar, o zaman devletçikler (“beylikler”) şeklinde atomize olmuş olan Alman ekonomisinin Hollanda gibi ülkeler tarafından nasıl baskı altında tutulduğunu anlattılar. Prusya Başbakanı Bismark’ın 1871 yılında Alman birliğini kurduğu dönemde ikinci nesil sanayi devrimi yaşayan ülkelerden birisi oldu Almanya. O dönemden bugüne merkantilizm Alman ekonomi politikalarının temelini oluşturur.
Merkantilizm ülke ekonomisinin ihracata dayandırılması manasına gelir; ithalatı asgariye indirmek, ihracatı ise azamileştirmek. Merkantilizm küçük nüfusuna rağmen Almanya’yı 1,5 milyarlık Çin ve 328 milyonluk ABD’den sonra dünyanın en büyük üçüncü ihracatçısı ve bir sanayi devi haline getirmiştir. 2019 yılında Çin ve ABD sırasıyla 2,5 ve 1,6 trilyon dolarlık ihracat yapmışken 83 milyonluk Almanya 1,5 trilyonluk ihracat gerçekleştirdi. Bu durum, kişi başına ihracat rakamlarına şu şekilde tercüme edildi; Çin: 1,794 dolar; ABD: 5,015 dolar; Almanya: 17,939 dolar. İşte Trump’ı rahatsız eden resim bu.
Devamı Z Raporu Ağustos 2020 sayısında …