CUMHURBAŞKANLIĞI SİSTEMİ İLE YABANCI YATIRIMCININ ÖNÜ AÇILACAK

2017’de Avrupa bölgesine gelen uluslararası doğrudan yatırımların yüzde 30 düşmesi bekleniyor. Dünyada böyle bir konjonktür hakimken Türkiye 2016 yılında 12,2 milyar dolar doğruda yatırım çekti. Başbakanlık Türkiye Yatırım Destek ve Tanıtım Ajansı Başkanı Arda Ermut’a göre, Cumhurbaşkanlığı sistemi bu akışı hızlandıracak. Ermut’a göre, adımların hızlıca atılmaya başlanmasıyla, bunun pozitif etkilerini 2017 itibarıyla görmeye başlayacağız.

Zeliha Saraç

shutterstock_293909969

Küresel ekonomi 2008-2009 krizinden sonraki en düşük büyüme rakamını 2016 yılında kaydetti. Bir süredir dünyadaki belirsizliklerin yükselmiş olduğunu, bunun da büyüme üzerinde etkili olduğunu söyleyebiliriz. Belirsizlikleri yükselten en önemli gelişmelerden birisi ABD’deki seçimlerin ardından Trump yönetiminin göreve gelmesi oldu. Trump yönetiminin ticaret ve yatırım politikalarının ne olacağı ve ani politika değişiklikleri yaşanıp yaşanmayacağı henüz bilinmiyor. Brexit sürecinin nasıl devam edeceği de küresel ekonomi üzerinde bir belirsizlik kaynağı durumunda. Tüm bu gelişmeler çerçevesinde dünya ekonomisi 2008-2009 küresel krizinden bu yana kaydettiği en düşük büyüme oranını 2016 yılında kaydettiği hesaplanıyor. Dünya Bankası çalışmalarına göre dünya ekonomisinin 2016 yılında yüzde 2,3 oranında büyüdüğü tahmin ediliyor. Aynı şekilde, küresel ticaret de en zayıf büyüme performansını 2016 yılında yaşadı. Küresel ekonomideki büyümenin bu şekilde yavaşlaması ve aynı zamanda küresel ticaret hacminin de neredeyse hiç artmamış olması, uluslararası doğrudan yatırım akımlarında kayda değer bir düşüş meydana getirdi. Tüm bu gelişmeler ışığında küresel ekonomiyi ve ülkeleri nasıl bir büyümenin beklediğini merak ediyoruz ve tüm bu olanları Başbakanlık Türkiye Yatırım Destek ve Tanıtım Ajansı Başkanı Arda Ermut ile konuşuyoruz.

2016’da yatırımlar ne düzeydeydi?
2016’da dünyada neler olmuş, buradan başlamakta fayda var. Küresel ekonomi 2008-2009 krizinden sonraki en düşük büyüme rakamını 2016 yılında kaydetti. Bir süredir çokça tartışılan konular olduğundan fazla detaya girmeyebiliriz ama genel olarak dünyadaki belirsizliklerin yükselmiş olduğunu, bunun da büyüme üzerinde etkili olduğunu söyleyebiliriz. Birleşmiş Milletler Ticaret ve Kalkınma Konferansı UNCTAD’ın çalışmasına göre 2016 yılında toplam UDY akımlarının geçen yıla göre yüzde 15 azalarak 1,5 trilyon dolara geldiği hesaplanmaktadır. Gelişmekte olan ülkelerdeki düşüşün ise daha keskin olduğu ve yüzde 20 civarında gerçekleşeceği düşünülmektedir. Avrupa bölgesine gelen UDY’nin de yüzde 30 düşmesi bekleniyor. Dünyada böyle bir konjonktür hakimken Türkiye 2016 yılında 12,2 milyar dolar UDY çekti. Bunun 6,9 milyar doları sermaye akımı şeklinde gelirken, 3,9 milyar doları da net gayrimenkul alımı oldu. Geri kalan kısmı ise diğer sermaye şeklinde giriş yaptı. Gelen sermaye yatırımlarının 2 milyar doları imalat, 740 milyon doları enerji ve 4,2 milyar doları da hizmetler sektörüne geldi. Kaynaklara baktığımızda da yüzde 63 Avrupa, yüzde 30 Asya ve yüzde 7 Amerika şeklinde gerçekleşti.
Küresel UDY akımlarında yıldan yıla oynaklıklar olduğu gibi ülkemize gelen UDY akımlarında da artış ve azalışlar olabiliyor. Ancak burada Türkiye’ye hem geriye hem de ileriye doğru uzun bir perspektifle bakmamızın doğru olduğunu düşünüyoruz.
2017 yatırımlarında neye ağırlık verilecek?
2017 yılında 2016 yılındaki belirsizliklerin kısmen de olsa devam edebileceğini bekliyoruz. Biz yine kendi hikayemize ve kendi gündemimize odaklanacağız. Yatırım Ajansı olarak bizim gündemimiz Türkiye’nin hikayesini uluslararası mecralarda en iyi şekilde anlatabilmek ve ülkemizde yatırım yapmayı düşünen uluslararası yatırımcıların yatırım süreçlerini en sorunsuz şekilde tamamlamalarını sağlamak. Halihazırda yatırımı bulunan yatırımcıların da yeni yatırım projelerine destek olmak.
Bu çerçevede, önümüzdeki dönemde neler yapacağız? Özellikle 2013 yılının ortasından bu yana uluslararası basında Türkiye ile ilgili olumsuz haberlerin ön planda olduğunu görüyoruz. Bu bir açıdan bizim işimizi zorlaştırırken bir açıdan da bize bir fırsat sunuyor. Türkiye’ye ilgi oldukça yüksek fakat bilgi kirliliği ve algı boşluğu da mevcut. Ajans olarak bu kirliliği ortadan kaldırmak ve boşluğu doldurmak bizim öncelikli görevlerimizden. İletişim ve tanıtım stratejimizi de bu çerçevede şekillendirdik. Özellikle 15 Temmuz darbe girişiminden sonra çalışmalarımızı hızlandırdık. Uluslararası basının Türkiye temsilcileri ile ilişkilerimizi tazeledik. Bir adım öteye geçerek, Londra ve New York merkezli uluslararası basın kuruluşlarının editör ve muhabirleriyle yeni ilişkiler tesis ettik, hikayelerimizi bir de bizden dinlemelerini sağladık. Farklı sektörlerde faaliyet gösteren birçok uluslararası firmanın Türkiye genel müdürleri de bizimle bu mücadelenin içerisinde yer aldı, değerli zamanlarını bize ayırdılar ve Türkiye’nin geleceği ile ilgili vizyonlarını uluslararası basınla paylaştılar. Bu yeni stratejimizin çok olumlu yansımalarını da aldık. Görüşmelerimizden sonra haberlerin içeriğinde objektif rakamlara yer verildiğini veya sübjektif olumsuz yorumların azaldığını gözlemledik
Bu yeni stratejimizi uygulamaya önümüzdeki dönemde de devam edeceğiz. Öte yandan, halihazırda ülkemizde faaliyette bulunan, yatırım kararı almış veya almak üzere olan uluslararası yatırımcılara sunduğumuz hizmetleri de devam ettireceğiz.

Devamı Derin Ekonomi Dergisi Mayıs 2017 sayısında….

Dikkat çekenler...