İKİ KUTUPLU YENİ DÜNYA PASİFİKTE KURULUYOR

KUZEY KORE KRİZİNDEKİ ASIL MESELE PASiFiK’TE GÜÇ DENGESi DEĞiŞiYOR

2016-2017 yılları, Asya Pasifik bölge diplomasisinde koalisyonların sürekli değiştiği, ittifakların yeniden kurulduğu gergin bir dönem olarak hatırlanacak. Bunun en önemli sebebi Çin’in Rusya ile kısıtlı bir işbirliği yapmayı başarması, bunun yanısıra alanda ABD dışında Japonya ve Hindistan gibi diğer büyük güçlerle rekabetini de sürdürmüş olması. Bu ittifak ve güç dengeleri çerçevesinde, Kuzey Kore’nin ardı ardına çıkardığı nükleer krizler her şeyden çok ABD ve Çin arasındaki bölgesel rekabeti kızıştırıyor.

Prof. Dr. Nurşin Ateşoğlu Güney
Bahçeşehir Kıbrıs Üniversitesi
İktisadi, İdari ve Sosyal Bilimler Fakültesi Dekanı

Ağustos ayında ABD Başkanı Donald Trump ile Kuzey Kore Lideri Kim Jong Un arasında retorik bir savaş yaşandı. Taraflar birbirlerini vurabileceklerini ima ettiler, haber dünyası hareketlendi, iki tarafın askeri gücünü kıyaslayan ve ABD’nin gücü göz önünde bulundurulduğunda pek anlamı kalmayan karşılaştırma tabloları yayınlandı. Kimi Jong Un’u, kimi Trump’ı deli olmakla, dünyayı felakete götürmekle suçladı. Kısacası bir iki hafta boyunca iki ülke arasındaki ilişkilere kontrollü bir gerilim stratejisi hakim oldu.
Bu stratejinin gerilim ayağı iyice görünür haldeydi: İki taraf da yapacakları saldırıların kaç kişinin canına mal olabileceğini açıklayarak, ‘caydırıcılık oyununun’ tam da böyle bir şey olduğunu bilemeyecek sokaktaki insanı korkutmayı başardılar. Sonra Pyongyang yönetimi füzeleriyle Guam’ı vurmaktan ‘şimdilik’ vazgeçtiğini açıklayıverdi ve ilişkiler, kontrollü gerilimin ‘kontrollü’tarafına geçiş yaptı. Böylece bir daha yaşanacak krize kadar ABD-Kuzey Kore gerginliği sıradan insanların gündeminden çıkıverdi.
Zaten gündem de çok yoğun, Venezuela hadisesi var, Charlottesville’de yaşananlar var, Irak-Suriye hattında gelişmeler var, Afganistan var, uzun süredir gitmesi beklenen Banon’ın kovulması var vs. Ancak tüm bu gelişmelerle gölgelenen ve şimdilik geriye itilen Kore krizinin kalbinde Asya-Pasifik güç dengeleri olduğunu düşünenler, Kuzeydoğu Asya’da ABD-Çin rekabeti etrafında heyecanlı yeni gelişmelerin yaşanacağını söylüyorlar. Onlara göre Washington DC-Beijing rekabetinin biçimi, Soğuk Savaş sonrası Asya-Pasifik realitesi ve söz konusu rekabetin 2017’de nasıl devam edeceği gibi soruların üzerinde düşünmek, bize, (Trump’lı veya Trump’sız) ABD dış ve güvenlik politikasının anahtarlarını sunabilir.
KOLAY LİBERAL JEOPOLİTİKTEN ZORLU REALİST JEOPOLİTİĞE
Pasifik bölgesi, Pasifik’in karşılıklı iki kıyısında birer dev gibi duran ABD ve Çin Halk Cumhuriyeti için yazılabilecek jeopolitik hikayeler için çok verimli bir coğrafya. Soğuk Savaş sonrası dönemde Rusya, ironik bir biçimde Gorbaçov’in Vladivostok’ta (Doğu’nun yöneticisi isimli Rus şehrinde) yaptığı konuşma ile Asya’dan çekilince, geriye kalanlar arasındaki ilişkinin doğasını tarif etmeye hevesli iki jeopolitik trend ortaya çıktı. Liberal jeopolitik anlayış, durumu, gerçekten de bölgede görünür olan ekonomik karşılıklı bağımlılık, gücün yumuşak kaynakları, kurumsallaşma ve çok taraflılık prensipleri çerçevesinde açıkladı. Bu bakış açısı, aslında bir Soğuk Savaş örgütü olarak doğup bölgesel barışı kendine has bir biçimde tanımlayan ASEAN’ın Pasifik devletlerini içine alması ile, zafer dolu günler yaşadı. Bölgesel sorunların (deniz ve hava sahası mücadeleleri, Kore yarımadası sorunu, ekonomik rekabet, silahlanma vs.) farklı bir tür bölgesel diyalog ile yönetilebilir hale geleceğini savunan liberal ekol o kadar popülerdi ki, bölgeyi çalışanlar realizmin R’sini bile duymak istemiyorlardı.

Devamı Derin Ekonomi Dergisi Eylül 2017 sayısında….

Dikkat çekenler...