Körfez fonları 2012 itibariyle gözle görülür şekilde makas değiştirmeye başladı. Artık yatırımlarını, eskisi gibi cazip getiriler vaat etmeyen ABD ve Avrupa tahvillerinde tutmak yerine; istikrarlı büyüme hikayeleriyle yabancı yatırımcılar için birer liman haline gelen Türkiye gibi gelişen ekonomilere yöneltiyorlar.
Yakup Kocaman
Petrol fiyatlarının bir senede 115 dolardan 44 dolara düşmesi en çok Rusya’yı ve İran’ı sarsarken Körfez ülkeleri de bundan payını aldı. Petrolde yaşadıkları gelir kayıplarını stratejik bir hamle ile lehlerine çevirmek isteyen Körfez ülkeleri, yeni dönemde Türkiye gibi istikrarlı bir hikaye oluşturan, kâr oranları yüksek seyreden gelişen ekonomilere daha fazla yatırım yapmaya başladı. Son iki yılda yaşadığımız iç siyasi çalkantılara fazla aldırış etmeyen Körfez yatırımcıları, Türkiye’nin çevresindeki 1,5 milyar nüfusu kapsayan onlarca ülke için bir dağıtım üssü oluşuna, oturmuş hukuki ve ekonomik altyapısına ve yetişmiş dinamik insan kapasitesine daha fazla önem atfetti. Bunun ispatı ise Körfez yatırımcılarının 2014’te Türkiye’de 2.4 milyar dolar değerinde doğrudan yatırım yapmış olması. Son iki yılda bazı yerli ve yabancı medya kuruluşları, ısrarla Türkiye’den yurtdışına yabancı yatırımcıların kaçmaya başladığı yönünde tezvirat yapmış olsa da rakamlar ve gerçekleşmeler bunu yalanladı. Hem Körfez yatırımcısı hem de Batılı yatırımcı Türkiye hakkındaki olumsuz, aşırıya kaçan felaket senaryolarına adeta kulaklarını tıkadı. Siyasi gerilime aldırış etmeyen yabancılar, 2014’te dünyanın dört bir tarafından Türkiye’ye 12,5 milyar dolar doğrudan yatırım getirdi. Yani fabrika kurdu, imalathane satın aldı veya bir şirkete ortak oldu. Bu yılın ilk dokuz ayında ise daha şaşırtıcı bir gelişme görüldü. Yabancı doğrudan yatırımcılar geçen yılın toplam tutarını 2015’in ilk dokuz ayında sollayarak ülkemizin reel sektörüne 12,6 milyar dolar değerinde yatırım yaptı. Bu yatırımlar, hızlı nüfus artışından kaynaklanan işsizliğin önlenmesinde ciddi bir katkı sağladı. Türk Lirası’nın 2013-2015 döneminde dolar karşısındaki yaşadığı değer kaybının da yabancıların gelişini cezbeden bir etken olduğunu belirtmek gerekiyor. Körfezin 773 milyar dolar varlığa sahip en büyük fonu, Birleşik Arap Emirliği merkezli ADIA’yı yöneten Şeyh Hamed bin Zayad Al Nahyan, şirketin 2014 yıllık raporunda yaptığı değerlendirmede, petrol fiyatlarındaki düşüşün, temelde petrole bağımlı olan Avrupa, Japonya, Çin (Türkiye de
buna dahil) gibi ekonomilerde canlanmaya neden olmasını beklediğini söylüyor. Al Nayhan, gelişen ekonomilerin küresel ekonomideki ağırlıklarının giderek arttığına dikkat çekiyor, gelişen ekonomiler hakkında olumlu olmak için sağlam nedenler bulunduğunu, bunun da varlık dağılımını gelişen ülkeler lehine etkileyeceğini belirtiyor. Yani, Körfez fonları için Türkiye gibi gelişen ekonomiler bir seçenek olmaktan öte zorunluluk haline dönüşüyor.
Devamı Derin Ekonomi Aralık Sayısında….