AVRUPA ORDUSU ATLANTİK’TE KOPUŞUN BAŞLANGICI MI?

Trump’ın başa geçmesiyle daha görünür hale gelen ABD-Avrupa çatlağı, büyük bir kırılmaya doğru gidiyor. Fransa lideri Macron’un dile getirdiği ‘Avrupa Ordusu’ kurma fikri, bu kırılmanın işaret fişeği gibi. ABD tarafından sadece NATO bütçesiyle ilgili bir sorun gibi gösterilen çatlak, aslında Avrupa açısından çok daha derin köklere sahip.

Soner Okuşluk

ABD Başkanı Trump’ın Avrupa ülkelerinden NATO için daha fazla bütçe ayrılmasını istemesiyle başlayan tartışmalar tekrar alevlendi. Konuyu tekrar gündeme getiren, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un Kasım ayı başında Paris’te düzenlenen I. Dünya Savaşı’nın 100. yılı anma törenleri sırasında dile getirdiği Gerçek Avrupa Ordusu fikri oldu. ABD Başkanı Trump, Macron’un ABD’yi de Avrupa güvenliği için potansiyel bir tehdit olarak konumlandırmasını “rencide edici” bulduğunu bir dizi tweet ile sert bir şekilde ifade etti. İkilinin Elysee Sarayı’ndaki buluşmasına da yansıyan bu soğukluk, son yıllarda ABD-AB ilişkilerinde kanıksanan bir durumun yansıması. Aslında Trump’ın çok ses getiren “İkinci Dünya Savaşında ABD ordusu yardıma gelmeden önce Paris’te Almanca öğrenmeye başlamışlardı” ifadesinde kullanılan üslup, ABD-Fransa ilişkileri açısından bir ilk değil. Fransa’nın 1966 yıllında NATO’nun askeri kanadından çekilme kararı ve Fransa’daki NATO güçlerine ülkeyi terk etmeleri yönündeki uyarısı, dönemin ABD Dışişleri Bakanı Dean Rusk’ın “Fransa’daki mezarlıklarda yatan ABD askerlerinin de bu boşaltma emrinin kapsamında olup olmadıkları” sorusuna yol açmıştı. Her ne kadar ifadelerin naiflik düzeyi zaman içinde değişebiliyor olsa da Avrupa’nın ABD’ye bağımlı olmayan bir güvenlik modeli arayışına Fransa’nın verdiği katkı aynı motivasyonla sürmekte.

DEMOGRAFİK SAAT AVRUPA’NIN ALEYHİNE İŞLİYOR

Avrupalı müttefikler, Trump’ın seçilmesinden bu yana ABD ile ilişkilerinde ittifak tarihinde görülmemiş derecede bir güvensizlik yaşıyor. Trump ise her fırsatta Avrupa’nın savunma harcamalarında “maliyetin adaletsiz bir biçimde ABD üzerine yüklenmesinin” sürdürülemez bir durum olduğunu ve bu durumu değiştirecek adımların atılacağı sinyalini veriyor. Bir Avrupa ordusunun gerekliliğini savunan görüşler aslında İkinci Dünya Savaşı sonrasına kadar uzanıyor. Dönemin Avrupa’sındaki bölünmüş politik yapılar, Soğuk Savaş ve kıtanın ABD’ye olan ekonomik bağımlılığı bu idealin gerçekleşmesi için gerekli zeminin oluşmasına imkân tanımamıştı. Bu görüş yakın dönemde ilk kez Avrupa Komisyonu Başkanı Jean-Claude Juncker tarafından 2014 yılı ilkbaharında Rusya’nın Kırım’ı ilhakından sonra güçlü bir sesle dile getirildi. Juncker’in de dâhil olduğu önemli bir Avrokrat grubu, 2050 yılına kadar bir Avrupa Ordusu tesis edilirken, her üye ülke ordusunun zayıf noktalarının güçlendirmesi ve bölgesel prototip askeri birlikler kurulmasını modelinin üzerinde çalışıyor. Trump’ın iş başına gelmesinden itibaren Avrupa’nın güvenliği için yeni yollar inşa etme eğilimi, taraflar arasında artık gizlenmeyen karşılıklı güvensizlik ile yakından ilişkili. Ancak bunun da ötesinde, 2050’li yıllara gelindiğinde Avrupa’nın dünya üzerinde önemli bir üretim üssü olma avantajını yitireceğine yönelik raporlar ve demografik saatin kıtanın aleyhinde işlemesi de bu kararı bir anlamda zaruri hale getiriyor. Avrupalılar, kaynakları halen yeterli seviyedeyken ve “demografik kış” gelmeden önce gerçek anlamda caydırıcı bir askeri güvenlik sistemi oluşturmanın vazgeçilmez bir gereksinim olduğunun farkında.

Devamı Derin Ekonomi Dergisi Aralık 2018 sayısında…

Dikkat çekenler...