KARANLIK FABRİKA, BİLİM DÜNYASININ UZUN ZAMANDIR KULLANDIĞI BİR KAVRAM. ÜRETİMİN DOĞRUDAN İNSAN MÜDAHALESİ OLMAKSIZIN GERÇEKLEŞTİRİLDİĞİ, TAMAMEN OTOMATİKLEŞTİRİLMİŞ BİR ENDÜSTRİYEL ÜRETİM SAHASINI İFADE EDEN KARANLIK FABRİKALARDA, TÜM ÜRETİM ROBOTLAR SAYESİNDE GERÇEKLEŞİYOR. 7/24/365 ÇALIŞMA SİSTEMİNİ İFADE EDEN KARANLIK FABRİKALAR SAYESİNDE, GELECEKTE 85 MİLYON MESLEĞİN YOK OLMASI VE 97 MİLYON YENİ MESLEĞİN DE ORTAYA ÇIKMASI BEKLENİYOR. 10 YIL İÇERİSİNDE BİRÇOK ÜLKEDE KULLANILMASI BEKLENEN BU SİSTEM, MAVİ VE BEYAZ YAKADA İSE ENDİŞE OLUŞTURUYOR.
GİZEM TÜMBAY KOÇAK
Geleceğin fabrikaları olarak adlandırılan ve insansız olan karanlık fabrikaların temelleri 1955 yılında Philip Dick tarafından yayınlanan “Autofac” isimli öyküye kadar dayanıyor. Dünya genelinde ‘akıllı fabrika’ olarak da adlandırılan bu sistem aslında insanların üretimden çekilmesine ve minimum maliyet ile üretim yapılmasına odaklanıyor. Elektriğin olmadığı ve iletişimin internet aracılığı ile makinalar sayesinde gerçekleştiği karanlık fabrika hayali için günümüze kadar birçok adım atılsa da Endüstri 4.0’a kadar hiçbir fabrika ışıklarını kapatamıyor.
Son yıllarda otomasyon teknolojilerindeki bu büyük gelişme, karanlık fabrikaların kurulması ve işletilmesini çok daha mümkün hale getiriyor. Işıkların söndüğü üretimi ifade eden karanlık fabrikalarda, tamamen otomatikleştirilmiş bir üretimde Bulut, Yapay Zeka ve Dijital İkiz gibi gelişmekte olan teknolojiler kullanılıyor. Hammaddelerin fabrikada tesliminden bitmiş ürünlerin teslimine kadar tüm üretim süreci, bu teknolojiler sayesinde tamamen otomatik kontrollü makineler tarafından gerçekleştiriliyor.
BİRÇOK ÜRÜN BU SİSTEM İLE ÜRETİLİYOR
Her geçen gün dünyanın çeşitli yerlerinde yeni bir karanlık fabrika açılmaya devam ediyor. Örneğin Japonya’da faaliyet gösteren FANUC tarafından karanlık fabrikalar kurulurken, bu fabrikalarda robot, CNC, servo motor gibi ürünler üretiliyor. Philips’in Hollanda’da bulunan fabrikasında bir elin parmağını geçmeyecek sayıda insanla traş makinesi üretilirken, Siemens’in Almanya Amberg fabrikasında yüzde 75’lik bir otomasyon ile üretim gerçekleşiyor. Çinli Changying Precision Technology Company tarafından cep telefonu modülü üretimi tamamen karanlık fabrikalarda gerçekleştiriliyor. Bir üretici olmasa da Amazon, verimliliği ve verimi artırmak için personelle birlikte çalışan envanter ve sipariş karşılama robotları kullanıyor.
Türkiye’nin ise bu alandaki en önemli çalışmalarının başında 2017 yılında Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından özel sektör kuruluşlarının da katkısıyla hazırlanan “Türkiye’nin Sanayi Devrimi ‘Dijital Türkiye’ Yol Haritası” geliyor. Bu çalışma ile Endüstri 4.0 veya dijital dönüşüm konusu, bir devlet politikası olarak ele alınıp bu konuda yapılması gerekenler de yetkili merciler tarafından raporlanıyor. Bu çalışmaya benzer bir çalışma da 2017 yılının Aralık ayında TÜSİAD ve The Boston Consulting Group işbirliği ile Türkiye’nin Sanayide Dijital Dönüşüm Yetkinliği raporu oluyor. Türkiye sanayisinin mevcut durumunu ve dijital dönüşümün sanayi kuruluşlarına potansiyel etkisini araştıran rapor, özel sektör ve kamu tarafından ilk adımların atılmasına vesile oluyor. Geçtiğimiz sene çikolata markası Şölen de Türkiye’de ışıklarını kapatan fabrikalardan biri oluyor.
DİJİTAL YAKA MI GELİYOR?
Karanlık fabrikalar ile ilgili gelişmeler devam ederken, otomasyon sistemlerinin üretimde kullanılmaya başlandığı günden itibaren makinelerin insanların yerini alacağı ve büyük bir işsizlik oluşturacağı da gündemde olan sorunların başında geliyor. Prof. Dr. Orhan Torkul’a göre bu tür üretim sistemlerinde daha donanımlı bir insan kaynağına ihtiyaç duyulacak ve bu durumda da insanların kendilerini dönüştürmeleri gerekecek. Teknolojinin bir kaldıraç görevi gördüğü süreçte, insan hayatının ve çalışma ortamının daha insancıl bir ortama dönüşeceğini söyleyen Torkul, mavi ve beyaz yakalı olarak tanımlanan insan kaynaklarının da daha donanımlı bir hale geleceği yeni bir dijital çalışan grubunun da ortaya çıkacağını söyledi.
Dijital çalışanlar grubu, şirket içerisinde mavi yakalılardan sayıca daha az üye barındırırken, Torkul’a göre aradaki farkın istihdama kazandırılması teknoloji, sağlık, eğitim ve sosyal hizmetlerle alakalı bölümlerin kontenjanlarının geliştirilmesi ve akademik istihdamın artırılması ile mümkün olacak. Her yıl sanayideki istihdama ortalama yüzde 2,5’i kadar yeni çalışanın dahil olduğu düşünüldüğünde bu dönüşümün 20-30 sene süreceğini de söylemek mümkün. Torkul, çok yavaş olursak rekabette geri kalacağımızı, çok hızlı olursak da işsizler ordusu meydana getirebileceğimize değiniyor.
Devamı Z Raporu Dergisi Mayıs 2024 sayısında…