AB’NİN KAFASI KARIŞIK: ÇİN DOST MU DÜŞMAN MI?

Çin Devlet Başkanı Şi Cinping’in Avrupa turu, ardında yoğun tartışmalar bırakarak sona erdi. Görüşmeler sonrasında Avrupa Birliği ve Çin arasındaki işbirliğini geliştirmeye yönelik diplomatik açıklamalar yapılsa da, Çin’in stratejik projesi ‘Bir Kuşak Bir Yol’ girişimine ilk kez bir G7 ülkesinin, İtalya’nın dahil olması birlik içinde yeni bir çatlağın ortaya çıktığına işaret ediyor. AB, Trump Amerika’sını dengelemek isterken, kendisinin ve kürenin geleceğini de riske atmak istemiyor.

Kadriye N. Tunçsiper

Avrupa Komisyonu’nun Mart ayı içerisinde yayınladığı bir rapor, Çin’in artık gelişmekte olan bir ülke olarak kabul edilemeyeceğini, artık sistematik bir rakip haline geldiğinin altını çizdi. Fransa Cumhurbaşkanı Macron’un, Avrupa’nın Çin ile tutarlı bir ilişkisinin olması gerektiğini açıklamasının ardından Avrupa Komisyonu Başkanı Jean Claude Juncker ise, Cinping’in ziyareti sırasında “Çin’in rakipler ifadesinden hoşlanmadığını biliyoruz, ancak bu ortak hedeflerimizi açıklayan bir iltifat,” ifadesini kullandı. Tüm bu açıklamalar Avrupa’nın, ABD karşısında Çin’i müttefik mi rakip mi olarak gördüğü konusunda kafası karışık bir blok haline geldiğini gösteriyor.

İLİŞKİ DURUMU KARIŞIK

Çin’in en büyük ticaret ortağı AB ile arasındaki ticaret hacmi 2017 itibariyle 575 milyar Euro düzeyinde. AB’nin 185 milyar ticaret açığı verdiği bu ilişkide, Çin’in kıtaya doğrudan yatırımları ise geçtiğimiz yıl 17 milyar Euro olarak gerçekleşti. 2018’de her iki taraf AB-Çin Turizm Yılı’nı kutlarken şu an rüzgarın seyrinin, bu kadar net olmadığını söylemek mümkün. Fransa, Almanya ve birlikten çıkış tarihi ertelenen İngiltere halen Bir Kuşak Bir Yol girişiminde şu an için Çin ile işbirliği yapmayı reddediyor. Bununla beraber her iki ülke, Çin ile sıkı ekonomik işbirliği içerisinde. Çin Devlet Başkanı’nın Mart ayı sonunda gerçekleştirdiği Avrupa turunda Bir Kuşak Bir Yol girişimine İtalya’yı eklemesi ise yeni tartışmaları beraberinde getiriyor. Avrupa’nın lokomotifi Almanya ve Fransa’nın çekincelerine rağmen Çin ile 7 milyar dolarlık antlaşma imzalayan İtalya, girişime katılan ilk G7 ülkesi oldu. Ayrıca AB politikaları karşısında popülist söyleme sahip İtalyan hükümeti, girişime dâhil olarak Fransa ve Almanya’ya da bir mesaj vermiş oldu. Çin’i tarihi İpek Yolu üzerinden, kara ve deniz yoluyla Asya ve Avrupa’nın diğer bölgelerine bağlamayı amaçlayan Bir Kuşak Bir Yol girişimine İtalya’nın dışında, 16 Doğu Avrupa ülkesi destek verdi. Böylece Çin, kendisi için çok elverişli olan bu pazarlara hâkim olmanın yanı sıra, yeni İpek Yolu projesinde kilit bağlantıları kurmuş oldu. Hem Macron hem de Merkel zirve sonrasında Çin’in girişimi karşısında eşit ticari ilişkiler geliştirmek istediklerini dile getirirken, sürecin Çin ve AB arasındaki ilişkiyi güçlendiren mi, yoksa Çin’in Avrupa’da yayılmacı emellerine mi hizmet ettiği konusunda ise farklı görüşler var. Shanghai Üniversitesi’nde araştırmacı olan Nurettin Akçay’a göre aslında Çin’in Almanya, Fransa, Yunanistan ve Macaristan gibi AB ülkeleriyle çok yoğun ekonomik ilişkileri bulunuyor. Fakat Çin’in AB’deki etkisini her geçen gün arttırması, Çin’le ilgili tedirginliğin daha da artmasına neden oluyor. Bu tedirginliğin altında yatan en büyük sebep ise güvenlik kaygıları ve Çin’in AB içinde bir ayrılığa sebebiyet verme ihtimali. Öte yandan Çin’in diğer ülkelerle ticaret konusunda takındığı ikircikli tavır pek çok ülke gibi AB ülkelerini de rahatsız ediyor. Zira ürettiği her ürünü AB pazarına rahatlıkla sokabilen Çin, kendi pazarını üye ülkelere bu kadar rahat açmıyor. Ve bu durum üye ülkelerde ciddi rahatsızlığa neden oluyor. Çin’in Bir Kuşak Bir Yol girişimi kapsamında İtalya’dan önce birçok Doğu Avrupa ülkesi ile anlaşmasını, Batı ve Doğu Avrupa’yı bölme hedefinin bir parçası olarak değerlendiren görüşler AB yönetimi içerisinde de taraftar buluyor. Örneğin AB Bütçe Komiseri Günther Oettinger, “İtalya ve diğer Avrupa ülkelerinde, elektrik şebekeleri, hızlı demiryolu hatları veya limanlar gibi stratejik öneme sahip altyapı artık Avrupa’nın değil, Çin’in elinde ifadesi ile endişesini dile getirdi.

EKONOMİK ŞARTLAR BELİRLEYİCİ

Akçay ise birlik içerisindeki rahatsızlıklara rağmen, Çin’in Avrupa’daki faaliyetlerinin derin bir bölünmeye yol açmayacağını belirtiyor. Bu durumun nedeni ise hiçbir AB ülkesinin ABD’ye rağmen hareket edebilecek kapasitesinin bulunmaması. Örneğin Çin ve İtalya arasında gerçekleşen mutabakat sonrası İtalya eski Dışişleri Bakanı Franco Frattini, İtalya’nın Çin ile kurduğu ticari ilişkilerin ABD’ye karşı bir hamle olmadığını söylemesi, AB ülkelerindeki ABD çekincesini göstermesi bakımından önemli. Öte yandan AB ülkelerinin Çin’e yakınlığının sebebi ise büyük ölçüde ekonomik şartlardan kaynaklanıyor. Birçok AB ülkesi şu an ekonomik anlamda sıkıntı yaşıyor ve Çin’den gelen paraya da hayır demek istemiyorlar. Yani konu ideolojik bir tercihten ziyade ekonomik nedenlerden kaynaklanıyor.

Devamı Derin Ekonomi Dergisi Mayıs 2019 sayısında…

Dikkat çekenler...