Zihnimdeki Afganistan

Uzunca bir zaman önce Hindistan’da yaşıyordum. Nisan 1979’da, 13 yaşındayken, Paskalya’yı orada çalışan aile dostlarımızla geçirmek için Yeni Delhi’den Pakistan’ın İslamabad ve Ravalpindi şehirlerine doğru trenle inanılmaz bir aile gezisine çıktık. Daha sonra Pakistan-Afganistan sınırındaki Peşaver’e giden trene bindik ve sonrasında otobüsle Hayber Geçidi üzerinden Peşaver’den Celalabad’a ve ardından Kabil’e gittik.
Kültürel çeşitlilik ve keşif konusunda zengin bir tecrübe sunan gezi benim için birkaç nedenden dolayı unutulmazdı. Pakistan’a girmeden Amritsar’da durup Sih inancının eşsiz ibadethanesi olan büyüleyici Altın Tapınak’ı ziyaret ettik. Pakistan’da ise Asya’nın en önemli sit alanlarından biri olan, Ravalpindi yakınlarındaki Taxila’yı ziyaret ettik. Taxila, beş yüzyıldan fazla bir süre boyunca Hint Yarımadası’ndaki kentsel evrim ve yerleşim modelini ortaya koyan dört yerleşim yerinin kalıntılarına ev sahipliği yapıyor. Orada Pers, Yunan, Orta Asya ve daha sonra Budist kültürünün bir araya gelişini gözümüzde canlandırdığımızı çok net bir şekilde hatırlıyorum. Büyük İskender’in M.Ö. 4. yüzyıldaki varlığını ve etkisini hatırlatan unsurlar genç Yunanlı çocuklar olan ben ve küçük erkek kardeşim için ayrı bir hediye oldu.
Peşaver’de Kabil otobüsüne bindik. Pakistan ve Afganistan’ı birbirine bağlayan tarihi Hayber Geçidi’nden ve daha sonra Afganistan’ın sarp ve tehlikeli dağ geçitlerinden geçerken, otobüs şoförünün işini iyi bilmesine sevindiğimi hatırlıyorum. Kabil’de, günümüzde hala faaliyette olan, Aralık 1979’da Sovyetlerin Afganistan’ı işgaliyle birlikte Sovyet ordusunun komutanlık karargahı olarak kullandığı ikonik Kabil Oteli’nde kaldık. Kabil’de kültürlerin birleşimini sergileyen bir müzeyi ziyaretimizde, İskender ve ordusunun bölgeye getirdiği Helenistik sanatın yerli sanat üzerindeki etkisine ve özellikle de Büyük İskender büstlerinin zamanla diğer uygarlıkların etkisiyle daha fazla Asya özelliği kazanmasına hayran kaldığımı hatırlıyorum. 1993 ve 1997 yıllarında roket saldırılarından zarar gören Kabil müzesinin bazı koleksiyonları tahrip oldu. 1990’ların sonunda, müzedeki eserlerin yaklaşık yüzde 70’i yağmalanıp yok edilirken, Şubat 2001’de müzenin ev sahipliği yaptığı eserlerin çoğu bir Taliban saldırısında yok oldu.
Devamı Z Raporu Eylül 2021 sayısında…

Dikkat çekenler...