Trade-not-aid: Türkiye Sahraaltı Afrika’ya nasıl yardım eder?

frika makus talihe sahip bir kıta. Uranyumdan, elmas, altın ve petrole kadar zengin yer altı kaynaklarına ve bunlardan daha önemlisi, geniş insan kaynaklarına sahip kıta dünyanın ekonomik olarak en az gelişmiş ülkelerini barındırıyor. Sahraaltı Afrika’nın toplam GSYH’sı 1,5 trilyon dolar seviyesinde. Yani bir milyar nüfusa sahip kıta, 80 milyonluk Türkiye’nın iki katından daha küçük bir ekonomiye sahip. Sahraaltı Afrika’nın nüfusunun 2070’lerde 3 milyar kişiye yükselmesi bekleniyor.
İnsan hayatının ilk defa başladığı kıta olduğu düşünülen Afrika 15. yüzyıldan sonra şiddetli bir sömürgeleştirilme sürecine girdi. İlk başta Batı Afrika’nın okyanus kıyılarına saldırı ve yağma şeklinde başlayan süreç 19. yüzyılın sonunda Sahraaltı Afrika’nın fiilen tamamının İngiltere, Fransa, Portekiz ve Almanya gibi ülkeler tarafından sömürge haline getirilmesiyle sonlandı. Bu furyadan, 19. yüzyılda küçük Belçika devletinin kralı Leopold’in şahsına (devlete değil) düşen Zaire’nin toprak büyüklüğü Belçika’nın toprak büyüklüğünün 80 katından daha fazlaydı. 19. yüzyılda Afrika’dan kaçırılan insanlar Avrupa’da bugünkü hayvanat bahçesi tipi yerlerde Avrupa halkının seyrine açılmıştı. Öte yandan, İngiltere’nin nüfusunun 4 milyondan az olduğu 16. yüzyılın başından itibaren Batı Afrika’dan yeni keşfedilen Kuzey ve Güney Amerika’ya en az 12 milyon köle taşındığı biliniyor. Sömürgeleştirmenin sonucu ortaya çıkan suni kıtlıklarda ölen milyonlarca Afrikalı da işin cabası.
Sömürge döneminin resmen sona ermesinden sonra da yaşlı kıta kendisini hala toprlayabilmiş değil. Bugün de kıtanın çok sayıda ülke ve etnisiteye bölünmüş olması ve güçlü liderlerin de olmaması kıta genelinde siyasi ve ekonomik işbirliğini engelliyor. Buna ilaveten, yolsuzluklar ve düşük devlet kapasitesi sürdürülebilir ekonomi politikalarının tasarlanması ve başarıyla uygulanmasını zorlaştırıyor. Ancak bunlardan daha önemli bir sorun var; güçlü ülkeler Afrika’nın hızlı kalkınmasına destek olmuyor. Afrika’nın daha çok bir pazar olarak görülüyor olması bu yaklaşımda önemli rol oynuyor. Örneğin, Amerika Birleşik Devletleri, Doğu Afrika ülkelerine ihraç ettiği ikinci el elbise ihracatının, bölgedeki hazır giyim sanayi ve işletmelerine büyük baskı oluşturmasına rağmen bu ihracatın devam etmesi için Doğu Afrika yöneticilerine baskı yapmaya devam ediyor. Bu durumda, son yıllarda Afrika’ya özel önem veren Türkiye’ye daha büyük görevler düşüyor. TİKA başta olmak üzere Türkiye’de devlet Afrika’ya önemli boyutta yardım yapmaya devam ediyor. Ancak yapılan yardımın niteliğinin geliştirmesi yardımların etkinliğini artırabilir.

Devamı Derin Ekonomi Ekim 2018 sayısında…

Dikkat çekenler...