Schmittyen bir gelecek ihtimali

Pandemi nedeniyle dünya zor bir dönemden geçiyor. Bu tür zor zamanlar, yenilikçi fikirlerin yeşermesi için elverişli bir ortam sunabildiği gibi, karanlık ve tehlikeli fikirlerin kabul görmesini de beraberinde getirebiliyor. ‘Koronadan sonra  popülerleşebilecek fikirler’ arasında şimdiden bu tür numunelere rastlamak mümkün.

Bunlar esasen yeni de değil. Uzun modernleşme tarihi boyunca gündeme gelmiş, uzun uzun tartışılmış ve bazen uygulanmış fikirlerin yeni çeşitlemeleri. Bir anlamda geçmiş, hem yaşanan büyük olaylarıyla hem de bunlar üzerinden serdedilmiş fikirlerle, yeniden revaç ve rağbet buluyor.

Bugünlerde devlet aygıtının büyüyüp genişlemesi, ‘sosyal devlet’ veya ‘ekonomik aktör’ olarak irileşmesi gibi başlıklar konuşulurken, Alman politik felsefeci Carl Schmitt’in ve onun ‘total devlet’ kavramının bir şekilde gündeme gelmemesi imkansız. Ertan Kardeş’in ‘Schmitt’le Birlikte Schmitt’e Karşı’ adlı kapsamlı kitabı, hem bu kavram hem de Schmitt’in genel fikriyatı konusunda epey zengin bir içerik sunuyor.

NİCELİKSEL VE NİTELİKSEL TOTAL DEVLET

Schmitt metinlerindeki belirsiz ve çift anlamlı kullanımı nedeniyle bazılarınca yanlış olarak ‘totaliter devlet’ fikriyle ilişkilendiren bu kavram, Alman filozofun hem liberal devlet eleştirisinin, hem de ‘tek dünya devleti’ ve kozmopolitizme yönelik itirazının temelinde yer alır. “19. yüzyıldan itibaren bir yandan devlet, toplum işlerini düzenlemeye yönelmiştir, diğer yandan da toplum, devleti kendi taleplerine göre şekillendirme yoluna gitmiştir” tespitini yapan Schmitt’e göre ‘total devlet’ kavramı, devlet ile toplumun iç içe geçmesini konu edinmektedir. Bu iç içe geçmeye ‘olumlu’ ve ‘olumsuz’ olmak üzere iki anlam atfeden Schmitt, bunlardan birincisini ‘niteliksel total devlet’, ikincisini ise ‘niceliksel total devlet’ diye isimlendirir.

Schmitt’in ‘niceliksel total devlet’ diyerek olumsuzladığı devlet, aslında adlı adıyla liberal laissez faire devletidir. Yazarın Weimar tecrübesinde de müşahade edip ikrah ettiği bu devletin ‘politik otoritesi nötralize olmuştur.’ Kanun koyucu olmaktan ziyade düzenleyici olmaya çalışan bu devlet “toplumun kendi kendisini düzenlemesi fikrine göre ekonomiyi yoluna sokmaktadır.” Parlamentonun devlet-toplum bölünmüşlüğünü aksettirdiği, politik sorunları çözme kapasitesinden mahrum olduğu, halkı politik birlikten yoksun bırakma tehdidi oluşturan bu devlet aslında ‘zayıf’ devlettir.

Schmitt’e göre olması gereken ise, ‘niteliksel total devlet’, yani ‘güçlü’ devlettir. Niteliksel total devlet “toplumu, ekonomiyi ve teknolojiyi düzenlemelidir ancak onun niceliksel total devletten farkı bu düzenlemeyi yaparken devletin üstünlüğü ilkesine göre hareket ediyor olmasıdır.

Schmitt’e göre güçlü bir devlet toplum alanlarından çekilemez, bu alanları kontrol altında tutmalıdır.” Önümüzdeki süreçte devletin cüssesinin büyüyeceği güçlü bir ihtimal olarak önümüzde duruyor, umarım gidişat Schmittyen bir geleceğe doğru değildir.

Dikkat çekenler...