Evet, bu olağanüstü bir süreç. Evet, herkes etkilenecek. Evet, her sektör zorlanacak. Ancak, bu durumlarda yapılacak şey, köşeye çekilip ağlaşmak ve sürekli şikâyet etmek değil… Sosyal medya ortamında sorumsuzca ortaya atılan bilgi kirliliğine kapılmaksa hiç değil.
Kara mizaha, sulu mizaha ya da ortamın kaotik olduğunu iddia eden tezvirata kapılmak, çelişkileri içinden çıkılmaz
hâle getirmek için yapılacakların başında gelebilir. Oysa ‘el birliği’ içinde ve ‘omuz omuza’ vererek bu zor dönemi atlatmanın yolu, insanların yaptıkları, yapabildikleri işe ‘dört elle’ sarılmalarından geçiyor. Bir de hükümetin açıkladığı yeni uygulamaların ve destek programlarının ne getirdiğini ve bunlardan hangi boyutta, nasıl yararlanılacağını yakından takip etmekten… Bu sadece bireysel değil, toplumsal ve de ülkenin geleceğini ilgilendireceği için millî bir görev ve sorumluluktur. Tabii ki önce hem şahıslar hem de kurumlar açısından sağlık meselesini ciddiyetle kontrol altına almak hayati bir önceliktir. Sonrasında da ükümetimizin aldığı ekonomik tedbirleri takip ederek uygulamaya almak…
Sayın Cumhurbaşkanı’nın 18 Mart günü açıkladığı 19 maddelik Ekonomik İstikrar Kalkanı’nda sağlanan olanaklardan nasıl
yararlanılacağı çok iyi incelenmelidir. Aynı şekilde kamu bankalarının duyurduğu bireysel, sosyal, ticari ve çalışma hayatıyla
ilgili destek programlarının şirketlerin yetkilileri tarafından ve şahıslarca, ayrıntılı bir şekilde ele alınarak “Bu dönemde
ekonomik hayatımı nasıl zinde ve verimli tutabilirim” sorusunun araştırılması gerekiyor. Benzer destekleri özel bankalar
açıklamaya başladı…
Devamı Z Raporu Nisan 2020 sayısında…