Kurumsal Yönetim ilkeleri OECD tarafından 1999 yılında geliştirilmiş ve ilk defa 2004 yılında güncellenmiştir. İlkelerin gözden geçirilmesi tüm G20 ülkelerinin OECD üyesi ülkeler ile eşit düzeyde katılım için davet edildikleri OECD Kurumsal Yönetim Komitesi himayesinde gerçekleştirilmiştir. Başta Basel Komitesi, Finansal İstikrar Kurulu ve Dünya Bankası Grubu olmak üzere önemli uluslararası kuruluşların uzmanları da gözden geçirme çalışmasına etkin bir biçimde katılmışlardır.
Kurumsal yönetimin çıkış noktası şirketlerin hedeflerine, tüm çalışanların inanması ve aynı amaca yönelik çalışmasıdır. İlkeler bir nevi şirket anayasasıdır. Etkin kurumsal yönetimden kastedilen şeffaf ve adil piyasaların teşviki ile kaynakların etkin bir şekilde dağılmasındaki rolünü vurgulanmasıdır. Otoriteler arasındaki görev dağılımının kalitesine, tutarlılığına ve düzenlemelerin kurumsal yönetim uygulamalarını etkileyen farklı öğelerine odaklanmaktır. Pay sahiplerinin haklarının korunması ve adil muamele görmeleri bu işin temelini oluşturur. Kurumsal yönetim şirketlerin dürüstlüğüne zarar verebilecek çıkar çatışmalarını önler. Piyasa mekanizmasının etkin şekilde çalışmasına imkân sağlar. İlkeler şirketler ile menfaat sahiplerinin etkin iş birliğini cesaretlendirir, yasalar ve karşılıklı anlaşmalar ile tesis edilen menfaat sahibi haklarının tanınmasını kolaylaştırır. Menfaat sahiplerinin bilgiye zamanında ve düzenli olarak ulaşmalarını ve haklarına halel geldiği durumlarda telafi elde etme haklarını destekler.
Kurumsal yönetim ilkeleri ilk ortaya çıktığında genellikle şirketler nezdinde tavsiye niteliğinde olan bu kararlar ülke otoriteleri tarafından kendi ülkelerine uyarlandı. Ancak göz ardı edilen bir konu vardı ki ilkeler sadece şirketleri değil kamuyu ve sivil toplum örgütlerini de kapsamaktadır. İyi yönetilen şirketlerde nasıl başarıya ulaşıyor ve şirket değeri artıyorsa kamunun da iyi yönetilmesi menfaat sahiplerinin beklentilerini karşılayarak hedeflere ulaşılmasını sağlar.
Devamı Derin Ekonomi Haziran 2018 sayısında …