Dünya yavaşlıyor Türkiye pozitif ayrışıyor

Pandemi yorgunu dünya şimdi de resesyonla karşı karşıya. Ancak bunun iyi senaryo olduğunu ne yazık ki daha baştan söyleyelim. Kötü senaryo ise stagflasyon, ki daha yüksek ihtimal görünüyor. Son yılların en yüksek enflasyon oranlarıyla boğuşan merkez bankaları çareyi para politikalarını sıkılaştırmakta arıyor. Ne kadar işe yarayacak izleyeceğiz, ama ABD’de işe yaramıyor. Fed’in Mart ayından bu yana 225 baz puanlık faiz artırımına rağmen enflasyon yükselmeye devam ediyor. Ancak 2 çeyrek üst üste daraldı, yani resesyona girdi, fakat bunu kabul etmedikleri gibi aslında daha kötüsünü yaşıyorlar. Yüksek enflasyon ve durgunluk. Bu ay içerisinde Avrupa Merkez Bankası da faizde 50 baz puan ile hem beklentilerin üzerinde hem de 11 yıl aradan sonra artış yapmış oldu. Majör merkez bankalarının sıkılaştırma politikaları dünyanın geri kalanında da ekonomilerin soğumasına neden oluyor. Yani tüm dünya için artık resesyon riski iyiden iyiye realize olmaya başladı. Zira IMF 26 Temmuz’da yayımladığı Dünya Ekonomik Raporu’nu “Kasvetli ve Daha Belirsiz” başlığıyla yayımladı. Raporda küresel ekonomi için büyüme beklentileri yüzde 3,6’dan yüzde 3,2’ye revize edildi. En sert revizyon ABD ekonomisi için yapıldı. ABD için büyüme tahmini yüzde 3,7’den yüzde 2,3’e geriledi. Türkiye için ise beklentiler yukarı yönlü revize edildi. 2022 için büyüme beklentisi 1,3 puanlık artışla yüzde 4’e yükseldi. 2023 büyüme beklentisi de 0,5 puanlık artışla yüzde 3,5’e yükseldi. IMF’nin raporu da para politikalarındaki farklılaşmanın sonuçlarını ortaya koyuyor. Sıkılaştırma yolunu izleyen ülkeler yavaşlıyor, genişleyici politika izleyenler ise bu süreçten etkilenmiyor. Ve IMF Raporu’nda çarpıcı bir detay daha var o da küresel enflasyon beklentisi yükselmiş durumda. 2022 için küresel enflasyon beklentisi yüzde 7,4’ten yüzde 8,3’e yükseldi. Bu sayımızda dünyayı bekleyen resesyon riskini işledik. Nedenlerini sonuçlarını anlatmaya çalıştık. Bununla birlikte Avrupa’nın enerji krizini, küresel ticarette yaşanan değişimleri, ülkelerin pandemiyle artan borçlarını, otomotivdeki çip krizi gibi pek çok konuyu da Ağustos sayımızda işledik.

Bu ayın en önemli gelişmesi hiç şüphesiz Türkiye’nin ev sahipliğinde İstanbul’da atılan Tahıl Koridoru Anlaşması oldu. Savaşın ilk gününden bu yana hem Rusya ile hem de Ukrayna ile pozitif iletişim kurabilen tek ülke olan Türkiye dünyanın karşı karşıya kaldığı bu sorunu gösterdiği büyük bir çaba sonrasında çözdü. Savaşın ilk günlerinde Rusya’ya yönelik yaptırımlar silsilesine Türkiye’nin katılmamış olması en çok da içeriden eleştirilere neden olmuştu. Ancak şu an görülüyor ki Türkiye oldukça stratejik bir adım atmıştır. Stratejik adımı sayesinde bugün hem dünyanın tahıl krizini çözen ülke olacak hem de bu alanda ticaret merkezi haline gelebilir. Aynı tablo enerjide de yaşanması bekleniyor. Avrupa’nın enerji krizini çözen ülkenin Türkiye olması bekleniyor.

Ağustos sayımızda bu gelişmelere dair ipuçlarını da bulabilirsiniz. Keyifli okumalar…

Dikkat çekenler...