Covid-19 sonrası üç büyük problem: İşsizlik, yüksek kamu borcu ve batık krediler

Mart ayı ile tüm dünyayı etkisi altına alan Covid-19 salgını çok daha büyük riskleri barındırıyor. Salgının içinden geçtiğimiz süreçte dünyaya verdiği hasar oldukça büyük. Ancak esas mesele bundan sonrası. Salgınla tüm ülke merkez bankaları eşanlı olarak genişlemeci para politikası uygulamaya başladı. Söz konusu bankalar önce faizleri düşürdü, sonra varlık alımı yoluyla piyasaya daha fazla likidite vermeye başladı. Düşük faiz, bol likidite ucuz para demektir.

Başta küçük işletmeler olmak üzere tüm işletmeler ve hane halkının finansmana erişimi kolaylaştı. Merkez Bankaları tarihte eşi görülmemiş böylesine parasal genişleme adımlarını neden attı? Birçok ekonomide salgınla birlikte alınan tedbirler kapsamında faaliyetleri ya durdurmak ya da düşük kapasiteyle faaliyetini sürdürmek durumunda kaldı. Üretim ve satış faaliyetlerinin durması nakit girişinin durması demektir. Nakit girişinin durduğu dönemde dahi borçlarınızı ödemek zorundasınız. Ekonomi de ani duruş da işletmenin borcunu ödeyebilmesinin iki yolu vardır: Ya güçlü sermayeniz ile ya da yeni borçla borcunuzu çevirerek ödersiniz. Böyle dönemler, Küçük ve Orta Boy işletmeler ve günlük satışlarla faaliyetlerin sürdüren iş yeri sahipleri için yönetilmesi zor bir dönemdir. Büyük ve küçük işletmeler ayakta kalabilmek için mutlaka kamu desteğine ihtiyaç duyarlar. Sermayesi zayıf olan bu tür işletmeler faaliyetlerini günlük ya da haftalık nakit akışı ile çevirir. Başta Amerikan Merkez Bankası ve Avrupa Merkez Bankası olmak üzere birçok ülke merkez bankasının piyasaya yönelik sınırsız likidite adımının arkasındaki temel neden budur. Her ülkenin kaygısı bu işletmeler ayakta kalamaz ise ekonomideki daralmanın kontrolden çıkacağı endişesidir.

Devamı Z Raporu Kasım 2020 sayısında …

Dikkat çekenler...