2023 yılını geride bırakırken, enflasyon hem dünyanın hem de Türkiye’nin gündeminde kalmaya devam ediyor. 2023’ten miras kalan enflasyona ek olarak büyüme ve faiz konuları da gündemimizi meşgul ediyor. 2024’ün en önemli soru işareti de büyümelere yönelik olacak. Enflasyonla mücadele adına sıkı para politikası uygulayan ülkeler arasına Haziran 2023 itibarıyla Türkiye de katıldı. Dolayısıyla artık Türkiye’de de faizler yükselirken büyüme de riske girmiş oldu. Ancak ekonomi yönetimi resesyona neden olmadan enflasyonu düşürme konusunda kararlı. Teori tam zıttını söylese de ekonomi yönetiminin bu konudaki kredibilitesinin oldukça yüksek olduğunu da söylemek lazım. Zira bu güveni yükseltecek gelişmeler de yaşanmaya başladı. Türkiye’nin CDS’i geriledi, uluslararası kuruluşların raporlarında Türkiye için olumlu değerlendirmeler gelmeye başladı, TL’de reel değerlenme başladı, not artışı beklentisi güçlendi, yabancı portföy girişleri arttı. Bu gelişmeler de ekonominin tüm paydaşlarının ekonomi yönetimine olan güvenini artırıyor. Hem iş dünyası hem de tüketiciler enflasyonun düşürülmesi için bedel ödeme pahasına ekonomi yönetimine güveni tam.
Aylık bazdaki enflasyonda gördüğümüz düşüşleri 2024’ün ikinci yarısından sonra yıllık enflasyonda da görmeye başlayacağız. 2024 yılında not artışı, portföy girişlerinde hızlanma gibi pozitif gelişmeler de bekleniyor. Ancak, yüksek faizin reel sektöre vereceği tahribatı kestirebilmek biraz zor gibi görünüyor. Asıl soru işareti de burada saklı. Enflasyondaki gerilemeyle birlikte faizlerde de düşüş bekleniyor. İlk faiz indiriminin 2024’ün son çeyreğinde gelme ihtimali oldukça güçlü görünüyor. Ancak o güne kadar reel sektör yüksek faizle nasıl başa çıkacak? Reel sektör enflasyonun düşmesi için bu yüksek faize bir süre katlanmaya hazır. Öte yandan ekonomi yönetimi iç talebi soğutmaya çalışıyor. İhracat pazarlarında da yavaşlama var. İhracatçı yeni pazarlar geliştiriyor, ancak rekabet gücünü bir miktar yitirmiş durumda, Çin’in de tam açılması Türk ihracatçıların rekabet gücünü olumsuz etkiliyor. Bir yandan sıkı para politikası, bir yandan yavaşlayan iç ve dış talep ortamında reel sektörün temsilcilerine 2024 beklentilerini sorduk. Türk iş dünyasının mücadele gücü yüksek, esnek üretim kabiliyetine sahip, yeni pazarlar oluşturabilecek güçte. Bu özellikleri nedeniyle reel sektör 2024’ün gerçeklerinin farkında ama yine de umutlu. Bu umut da onların çözüm üretebilme kabiliyetlerini en üst seviyeye taşıyor.
Bizim içeride yaşadığımız büyüme-enflasyon ikilemini dünya da tartışıyor. Yıl biterken Fed’den bir şahin, bir güvercin tonda gelen açıklamalar faiz indirimlerinin zamanlamasına dair kafaları karıştırsa da 2024 faiz indirimlerinin başlayacağı bir yıl olacak. Kim önce indirimlere başlar? Kimin eli daha güçlüyse. O noktada da Fed öne çıkıyor. Faiz indirimleri başlasa da tüm öngörüler 2024’te küresel ekonominin yavaşlayacağı yönünde. Ve böylece 4 yıl önce sıkça sorduğumuz o sorunun yanıtını alıyoruz sanki. Neydi o soru? 2020’de, “pandemi küresel ekonomiyi nasıl etkiler?” sorusuydu. Kimi “V”, kimi “W”, kimi “L” şeklinde bir toparlanma olacak demişti. Ve görüyoruz ki “W” şeklinde bir toparlanma süreci yaşanıyor. Sadece ikinci dip ilki kadar aşağıda olmayacak, biraz daha yukarıda kalacak ve sonrasındaki toparlanma da daha yatay olacak gibi görünüyor. 2024’ün ilk sayısında, yeni yıla dair kafalardaki tüm bu soruların yanıtlarını aramaya çalıştık. Sektörlerin temsilcilerine yeni yıla dair beklentilerini sorduk, bakanlarımızdan da yeni yıla dair değerlendirmelerini aldık. Bu açıklamalar ve değerlendirmeler yeni yıla dair yapılacak öngörüler için biraz ışık olur umarız. Güzel bir yıl geçirmenizi dilerim, keyifli okumalar…