2019 yılında kurda olağanüstü artış bekleyenler neden yanıldılar?

2018 yılını geride bırakıp 2019 yılına girdiğimiz günlerde 2019 yılının nedenli zor bir yıl olacağına dair tasvirler yapılmaktaydı. Zira ekonomi dış müdahalenin en aleni haliyle “papaz” hadisesinden bir hayli etkilenmişti. Buna ek olarak S400 satın alım meselesi ve Fırat’ın doğusuna askeri müdahale konu başlıkları da en az “papaz” hadisesi kadar zor konular olarak 2019 yılının gündemini oluşturmaktaydı. Türkiye’yi dizginlemek için batı bloğunun kullanacağı mekanizma ise belliydi; USD talebi yaratarak hızlı bir kur artışını sağlamak…

“Papaz” hadisesinden bir fırtına çıkarılarak Türkiye’nin boğulması hesaplanıyordu ki Rusya’dan füze almaya veya sınır ötesi operasyona girişmeye cesaret dahi edemesin. Bu nedenle ekonomik operasyon ardı ardına başlamıştı. Bir yandan kredi derecelendirme kuruluşları tek bir ağızdan not indirirken diğer yandan istihbarat iltisaklı sıcak para portföyleri USD talebi yaratarak hızlı bir kur artışı sağlamayı amaçlıyorlardı. Bu müdahale açık ve pervasızca sosyal medya üzerinden en üst düzey makam ağzından da dillendiriliyordu. Temel senaryo TL’nin değer kaybını sağlamak ve enflasyonu dizginlenemez hale getirip hane halkının
satın alma gücünü azaltıp sosyal bir infial ile hükümeti güçsüz bırakmak veya düşürmek üzerine kurulmuştu. Bu hedeflerinde kısmen de olsa başarılı olunmuştu. ABD başkanının sosyal medya üzerinden “Türkiye ile ilişkilerimiz iyi değil” minvalindeki açıklaması yapmasıyla, bir ara 6,87’den dönen dolar kuru, kapanışı 6,43 TL ile yaptı. Böylece 10 Ağustos itibarıyla doların fiyatı yılbaşına göre yüzde 70, bir ay öncesine göre
yüzde 37, gerilim haftasında yüzde 27 arttı. Bu kur şoku, devamında enflasyonun yıllık oranını yüzde 25’lere kadar çıkarırken, tüketimin ve ekonominin hızla daralmasını da beraberinde getirdi.

Devamı Z Raporu Kasım 2019 sayısında …

Dikkat çekenler...