2018 iyi başladı, zor geçti 2019 ikinci yarısında büyüme hızlanacak

2017 yılında, yüzde 7,4 büyüme, 1,5 milyon kişiye yeni istihdam artışı, 3,75 TL. değerinde dolar kuru, BİST – Borsada yüzde 50 artış ve ihracatta yüzde 10 civarında artış gibi olumlu gelişmelerle kapatan Türkiye’mizin ekonomisi, 2018 yılına da çok iyi başlamıştı. 2018 1.çeyrekte ülkemiz ekonomisi yüzde 7,3 büyüme kaydetti. Ancak Mart ayının ortalarından itibaren dünyada ve yurtiçinde yaşanan bazı gelişmeler 2018 yılı 2.çeyrekten itibaren ülkemiz ekonomisini zorlamaya başladı.
Yurtdışında 2018 Mart ayı ortalarından itibaren ABD’nin başta Çin olmak üzere, AB ülkeleri ve Türkiye gibi birçok gelişmekte olan ülkelerden yaptığı demir-çelik ve alüminyum ürünlerinde ek gümrük vergileri getirmek yoluyla ticaret savaşları başlatması, ve FED’in 2018’de dört defa faiz arttırımı programını açıklaması, güçlü dolar dönemini ve gelişmekte olan piyasalardan ABD’ye fon akışları sürecini hızlandırdı. Yurtiçinde ise Mart ayı ortalarından itibaren kredi derecelendirme kuruluşlarının Türkiye ekonomisi hakkında algı bozma amaçlı raporları ve kredi notu indirimleri ardı ardına gelmeye başlayınca, ardından erken genel seçim kararı alındıktan sonra 24 Haziran seçimlerinin sonucunu etkilemeye yönelik raporların açıklanması artınca, Mayıs ayı içinde döviz kuru piyasalarında ciddi bir türbülans yaşandı ve Merkez Bankası 23 Mayıs ve 28 Mayıs ile 7 Haziran toplantılarında politika faizini toplam 4,25 puan arttırmak zorunda kalmıştı.
24 Haziran 2018 seçim sonuçları güçlü bir siyasi istikrar tablosu ortaya çıkarmasına rağmen, Temmuz ayı boyunca döviz kurunu suni olarak yükseltme ve faiz oranlarını yükseltmeye mecbur bırakma çabaları devam etti. Ağustos ayı başında ABD ile rahip Brunson’ın tutukluluk halinin siyasi bir krize dönüşmesi üzerine, 9 ile 13 Ağustos tarihleri arasında döviz kurunun 1 dolar=7,26 TL.ye kadar zıplatıldığı spekülatif ve manipülatif bir finansal atak ile karşı karşıya kaldık. Hükümetin, BDDK ve Merkez Bankasının aldığı tedbirler, halkın milli birlik ve milli paraya sahip çıkma ruhuyla birleşince, bu kur saldırısı 1 dolar=6 TL. civarında dengelenmişti. Ancak kısa bir süre sonra döviz kurlarının birçok firmalar tarafından astronomik fiyat artışlarına dönüştürülmesi, bankaların Ağustos – Ekim ayları arasında finans akışlarını durdurması, finansman maliyetini yüzde 40 civarına taşıması, ülke ekonomisi üzerinde önemli tahribat ve olumsuz etkiler meydana getirdi. Ekim itibariyle yüzde 25,5’e yükselen enflasyon, 2018 2.çeyrekte yüzde 5,6, 3.çeyrekte yüzde 1,6 olarak gerçekleşen ekonomik büyüme ve 4.çeyrekte küçülme beklentisi, uzun ve kısa vadeli toplam 230 milyar dolar döviz borcu olan özel sektörün borç yükünün yüksek faiz ve yüksek kurlar nedeniyle ağırlaşması, işsizliğin artması (Eylül itibariyle yüzde 11,4 işsizlik oranı ve 3.750.000 işsiz sayısı) gibi olumsuz etkiler ile 2018 yılını tamamlamak zorunda kaldık. Merkez Bankası’nın da politika faizini 13 Eylül’deki PPK toplantısında 6,25 puanlık dramatik artışla yüzde 24’e çıkarması, yüksek faiz maliyetinin yüksek enflasyona yol açması ve ekonomide yavaşlama etkilerini belirginleştirdi.

Devamı Derin Ekonomi Ocak 2019 sayısında…

Dikkat çekenler...