TAŞLARI YERİNDEN OYNATAN TÜRKİYE- RUSYA YAKINLAŞMASI İTTİFAK MI İHTİYAÇ MI ?

Geçtiğimiz kasım ayında gerçekleşen G 20 zirvesine kadar Türkiye ve Rusya ilişkileri doruk noktasındaydı. Türkiye Batı ve NATO ile ittifakını koruyarak Rusya gibi bir küresel oyuncuyla ilişkilerini yüksek seviyede koruyordu. Hem siyasi hem de iktisadi olarak! Ne olduysa G 20 Zirvesi’nden tam 8 gün sonra bir Cumartesi sabahı Türk hava sahasını ihlal eden Rus jetini Türkiye vurdu. Olan oldu, Putin “Türkiye bizi arkamızdan vurdu” dedi.
15 Temmuz’da yaşanan başarısız darbe girişimi sonrasında anlaşıldı ki Türk Silahlı Kuvvetleri içindeki FETÖ’cü askerler Türk-Rus ilişkilerini hedef alarak jeti düşürmüştü. Oldukça kritik, gergin geçen, ilişkilerin minimize edildiği 8 ayın sonrasında bugün iki bölgesel güç Suriye sorununu çözmek ve dünyanın en kanlı terör örgütü DAEŞ’i süpürmek için el ele verdi. Ankara-Moskova hattına Tahran’da katılıyor. Çekinceler, tereddütler olsa da Türkiye ve Rusya ABD’nin oyaladığı Suriye meselesini çözmekte, yarım kalan enerji projelerini hayata geçirmekte kararlı…

Çetiner Çetin

Russian President Vladimir Putin (R) speaks to Turkish President Tayyip Erdogan during their meeting in St. Petersburg, Russia, August 9, 2016.  REUTERS/Sergei Karpukhin

Rusya Devlet Başkanı Putin ile Cumhurbaşkanı Erdoğan 9 Ağustos’ta Rusya’nın kuzeyindeki Saint Petersburg’da görüştü. Bu görüşme geçen yılın sonunda düşürülen savaş uçağı nedeniyle Rusya-Türkiye ilişkilerinin kötüleşmesinin ardından iki ülke Devlet Başkanlarının ilk görüşmesiydi. Uzlaşı için karşılıklı adımların ardından Rusya ile Türkiye yakınlaşmasının işaretleri alındı. İkili ilişkilerin özellikle ticaret, terörizmle ortak mücadele, Suriye meselesi gibi alanlarda fikir alışverişi ve anlaşma yapacağı tahmin ediliyordu; sonuçlar öyle de oldu.
Analistler, Asya ile Avrupa bölgesinin merkezindeki hatta yer alan iki büyük ülke Rusya ve Türkiye’nin bölgesel ve uluslararası konulardaki duruşlarının yakın olmasının Orta Doğu, Avrupa ve Güney Kafkasya’dan oluşan üç bölgeye önemli yansımaları olacağını düşünüyor.
İlk olarak Rusya-Türkiye yakınlaşmasının, Ortadoğu’daki güç dengesini değiştireceği söylenebilir. Rusya her ne kadar DAEŞ ile mücadelede etkin rol alsa da Rusya’nın muhaliflere karşı tutumu, ayrıca ABD’nin ve Rusya’nın PYD’ye karşı tutumu göz önüne alındığında Rusya’nın siyasi çözüm önerileri sadece masada kalmıştı. Elbette ki Türkiye’nin ulusal güvenliği açısından büyük risk teşkil eden sınır ötesindeki PYD yapılanması nedeniyle Türkiye de bazı adımları atmakta çekimser tavır sergiledi. Ama yine de geçen yıl Rusya’nın Suriye’de başlattığı askeri operasyonlardan önce Erdoğan yaptığı bir açıklamada, Esad’ın geçiş sürecinde görevinde kalabileceğini ancak bunun altı ay sınırını geçmemesi gerektiğini söylediğini hatırlatmakta fayda var.

ZORLAYICI STRATEJİK DARALMA
Bu arada Ortadoğu bölgesindeki stratejik daralma sürerken ABD, Asya-Pasifik bölgesine günden güne daha fazla özen gösteriyor. Rusya eğer Suriye sorununda Türkiye ile koordinasyon pozisyonu alırsa hiç şüphe yok ki Rusya’nın da Ortadoğu bölgesindeki söz hakkı daha da güçlenecek, Suudi Arabistan, Katar gibi ülkeleri de etkileyebilecek. Bu anlamda Ortadoğu’daki sorunların çözümünde daha belirgin bir aktör olacaktir. Bu noktada da Rusya’nın bölgede ABD gibi geçici değil, kalıcı bir oyuncu olacağına dair ihtimalleri ve riskleri hesaplamakta fayda var.
İkinci olarak Rusya-Türkiye yakınlaşması, enerji fakiri Avrupa’nın uygulamaya çalıştığı enerji çeşitliliği politikasını biraz zora sokacak gibi gözüküyor. Kaldı ki gerek Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek ve Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci’nin 26 Temmuz’da Rusya ziyaretlerinde yaptıkları açıklamada, Türkiye’nin, “Türk Akımı” doğal gaz boru hattı inşa projesini ilerletmek istediklerini söylemeleri, gerekse 9 Ağustos’ta iki liderin bir araya geldiği toplantıdan çıkan neticeler de bunu doğruluyor.
Bundan dolayı Türkiye’nin Orta Doğu ve Hazar’dan Avrupa’ya enerji taşıyacağı boru hattı Avrupa’nın son yıllarda takip ettiği enerji çeşitliliği politikası için çok önemli anlam taşıyor. Eğer “Türk Akımı” projesi uygulama aşamasına girerse Türkiye, Ukrayna’nın yerini alarak Rusya’nın başlıca transit ülkesi olabilecek. Bu da Avrupa’nın kurtulmaya çalıştığı “Ukrayna bağımlılığını”, “Türkiye bağımlılığı” ile değiştirmekle aynı anlama geliyor. Bu nedenle Rusya ile Türkiye’nin, “Türk Akımı” doğal gaz projesini yeniden başlatması kararı, Avrupa’yı oldukça huzursuz ediyor.
Üçüncü olarak Rusya-Türkiye yakınlaşması Güney Kafkasya bölgesinde istikrarın sağlanmasına yardımcı olacak. Türkiye ile Rusya’nın güneybatı sınırındaki Kuzey Kafkasya bölgesi, Güney Kafkasya’nın üç ülkesi Gürcistan, Azerbaycan ve Ermenistan ile bağlantılı. Bu üç ülke, Rusya tarafından geleneksel stratejik lokasyon ve büyük arka bahçe olarak görülüyor. Bölgede istikrarın sağlanması, Rusya içerisinde Orta Doğu bölgesinden gelen cihatçıların sızmalarının ve geri çekilmelerinin önlenmesi ve Rusya’nın bu bölgede söz hakkını koruması için büyük öneme sahip.

Devamı Derin Ekonomi Dergisi Eylül 2016 sayısında…

Dikkat çekenler...