ENERJİ ESARETİNDEN KURTULMANIN KISA YOLU NÜKLEER GÜÇ

Türkiye, Rusya ile işbirliği çerçevesinde Akkuyu’da atılan temelle kritik bir eşiği atlamış oldu. Burada inşa edilecek nükleer santral ve onu takip edecek diğer projeler, Türkiye ekonomisinin en büyük gider kalemlerinden biri olan enerjiye güçlü bir alternatif yaratacak, ülkeyi enerji esaretinden kurtaracak.
Türkiye elektrik üretiminde kullandığı doğalgazın yüzde 98’ini ithal ediyor. Enerji ithalatına her yıl 50 milyar dolara yakın para harcanıyor. Akkuyu ve Sinop’ta kurulacak santrallerle 10 bin megawat/saat enerji elde edilecek, böylece yıllık 7,2 milyar dolar doğalgaz satın alınmamış olacak.

Cahit Saraçoğlu

1900’lü yıllarda, başta Batı ülkeleri olmak üzere dünyanın birçok ülkesi sanayi devrimi sürecini büyük ölçüde tamamlamıştı. Böylece enerjide petrol ve türevleri gibi fosil yakıtlara bağımlı olmaktan kurtaran nükleer güç santrallerinin (NGS) yapımına 1960’larda geçmeleri de kolay oldu. Bir veya daha fazla sayıda nükleer reaktörün yakıt olarak radyoaktif madde kullanarak elektrik enerjisi ürettiği NGS konusunda geç kalan Türkiye ise, rotasını daha ye01ni çizmeye başladı.
Sanayi devrimindeki ilk başarısızlığı Türkiye’nin bu enerjiye dünya ile birlikte geçişini engellerken, kültürel gelişimini de etkiledi. Bu nedenle uzun yıllar bu enerji ile ilgili ‘doğaya, insana zarar veriyor’ şeklindeki propagandaların da etkisinden kurtulamadı. Böylece 2012 yılına kadar Türkiye’de NGS’lerin konuşulması bile sıkıntılara yol açtı.
438 NGS İLE ELEKTRİK ELDE EDİYORLAR
Bugün dünyada 31 ülkede sayıları 438 adedi bulan NGS’lerin neredeyse tamamı ya kentlerin içerisinden geçen nehirlerin kenarında ya da kentin bulunduğu denizde kurulu halde. Bu enerjiyi kullanan ülkelerin kimisi elektriğin yüzde 1,5’ini, kimisi yüzde 56,6’sını NGS’den karşılıyor. Ama ilginç olan bu ülkelerde yaşayan insanların NGS’lerin hemen yakınında balık tutmaları ve NGS’nin denizlerdeki ekosisteme zarar verdiği yönünde bugüne kadar kanıtlanmış bir iddianın olmaması.
İnsanın aklına o zaman, ‘Türkiye bütçesinin her yıl yüzde 10’undan fazlasını cari açık ile yok eden enerji konusunda nükleerin çevreyi kirleteceği, tabiatı mahvedeceği, nesillere kötü etki edeceği söylemini bazı çevrelerin özellikle yaymaya çalışması, ülkenin dışa bağımlı olması amacıyla yürütülen kirli bir propaganda mı?’ sorusu geliyor. Dünya ülkelerinde bugün Türkiye’de durumun tam aksine inşası süren 66 NGS bulunurken, 138 adedinin ise planlandığı biliniyor. Yine 322 yeni NGS’nin yapılması konusunda da çeşitli dünya ülkelerinde planların yapıldığı biliniyor.
TÜRKİYE ÜÇÜNCÜ NGS İÇİN YER ARIYOR
Türkiye’de yaratılan tüm korkulara rağmen, 2011 yılında AK Parti hükümeti, bu konuda kararlılığını ortaya koyarak, Mersin Akkkuyu’da ilk NGS’nin Ruslar inşa edilmesini kararlaştırdı. Rusya, bu projeye 3 milyar dolar para yatırmış durumda. İkinci NGS’nin de Sinop’ta olması kararlaştırılırken, üçüncü bir NGS’nin yapılması konusunda ise aralarında Kırklareli İğneada’nın da yer aldığı dörtten fazla bölgede fizibilite çalışmaları sürüyor.
Üçüncü santralin yapımını Türkiye, iki santralin ardından kendi mühendislerinin geliştireceği proje ile gerçekleştirecek. Enerji Bakanlığı yetkilileri de bu konudaki değerlendirmelerinde depremsellikten soğutmaya kadar birçok alanda sıkı bir fizibilitenin olması gerektiğine işaret ederek, “Nükleerin depremsel bölge olmayan bir yere konulması üzerinde çalışılıyor. Çin, ABD, Rusya, Japonya bu projeye talip oldukları için öncelikle yer konusunu öğrenmek istiyorlar. Ancak Türkiye’nin yer konusunda iyi bir seçim yapması gerekiyor. Bunun için de çalışmalar ciddi şekilde sürüyor” tespitini yapıyorlar.

Devamı Derin Ekonomi Dergisi Mayıs 2018 sayısında…

Dikkat çekenler...