TEDARİK ZİNCİRİNDE KIZILDENİZ ENDİŞESİ

KIZILDENİZ’DE TİCARİ GEMİLERE SALDIRI, KÜRESEL LOJİSTİK AĞINI SEKTEYE UĞRATTI. UZAYAN ROTALAR İSE ULUSLARARASI TAŞIMACILIK MALİYETLERİNİ İKİYE KATLADI. KRİZİN BÜYÜME İHTİMALİ, KÜRESEL FAİZ İNDİRİMLERİNİ SEKTEYE UĞRATABİLECEK BİR ENFLASYON ARTIŞI RİSKİNİ DE CANLI TUTUYOR. DÜNYA, TİCARETİN SORUNSUZ VE DAHA AZ MALİYETLE İŞLEMESİ İÇİN ALTERNATİF ROTALAR ARARKEN, ÇÖZÜM YİNE TÜRKİYE’DEN GELDİ. HÜKÜMET, BU YIL KALKINMA YOLU VE ZENGEZUR KORİDORU PROJELERİNE HIZ VERİLECEĞİNİ AÇIKLADI.

ERDİ YILMAZ

Kızıldeniz’de yaşanan jeopolitik gerilimler ticaret rotalarında alternatif oluşturulmasının önemini bir kez daha ortaya koydu. Aralık ayında başlayan saldırılar akabinde Kızıldeniz güzergahının büyük hat işletmecileri tarafından terk edilmesi üzerine Çin-Türkiye arası 2 bin 500 dolar olan 40’lık konteyner navlunu 5 bin 500 – 6 bin dolara yükseldi. Bu, şu anda Afrika’nın güneyini dolaşan gemilerin yaklaşık 25-30 gün güzergah uzatmasının maliyeti. Uzmanlara göre, batıya giden konteynerlerin geri dönüşünün gecikmesi sonrasında Çin’de konteyner bulunamaması nedeniyle oluşacak maliyetler ise henüz tam olarak devreye girmedi; olası senaryoda navlun fiyatları daha da yükselecek. Bu da, küresel faiz indirimlerini engelleyebilecek bir enflasyon artışı konusundaki riskleri beraberinde getirebilir. Ancak bu kriz, pandemi dönemindekinden şimdilik çok uzakta. Zira, pandemide Çin’de konteyner bulunamaması sebebiyle navlunlar 2 bin dolardan kısa sürede 20 bin dolara kadar dayanmıştı.

Görüşlerine başvurduğumuz uzmanlar, bölgede son yaşananların Türkiye’nin jeopolitik önemini bir kez daha ortaya koyduğuna vurgu yapıyor. Krizlere karşı oluşturulacak en güvenli rotanın yine Türkiyesiz sağlanamayacağına dikkati çekiyor.

YÜKSEK NAVLUN FİYATLARI LOJİSTİĞİ SEKTEYE UĞRATABİLİR

Uluslararası Taşımacılık ve Lojistik Hizmet Üretenleri Derneği (UTİKAD) Başkan Yardımcısı Ayşem Ulusoy, saldırılardan dolayı dünyanın büyük konteyner hatlarının Kızıldeniz ve Süveyş yolunu kullanmak istemediğine işaret ediyor. Ulusoy, bunun yerine yaklaşık bir aylık transit süre farkını göze alıp Ümit Burnu’nu dolaşarak Avrupa’ya ulaşmanın, ilave maliyet yükü oluşturduğunun altını çiziyor. Krizin, Doğu Akdeniz ve Türkiye limanlarına yansımasını da değerlendiren Ulusoy, “Söz konusu limanlara bu durumun etkisi, krizin ne kadar süreceğine bağlı olarak değişecektir. Orta vadede konteyner stokunun Türkiye’de azalmasını ve buna bağlı olarak ihracata çıkacak boş ekipmanın azalmasını aynı zamanda ihracat navlunlarının yükselmesini, ithalatta da benzer bir yükselişi ilk etapta öngörebiliriz” diye konuştu.

Navlun fiyatlarındaki hareketliliğin farklı değişkenlere bağlı olduğuna vurgu yapan Ulusoy, şöyle devam etti: “Dolayısıyla tek bir sebebin navlun yükselişine ya da azalışına sebep olacağını söylemek zor olacaktır. Ayrıca navlun fiyatlarının yüksekliği taşımacılık için olumlu gibi görünse de arka planda ihracatçıyı zor durumda bırakacağı için ihracatı olumsuz etkileyecektir. İhracatın olumsuz etkilenmesi ise ihracatçının en önemli paydaşlarından sayılan lojistik sektöründeki ticari faaliyetlerini sekteye uğratacaktır.”

ŞİRKETLERİN EN AZ 2 AYLIK STOKLA ÇALIŞMASI GERECEK

Uluslararası Nakliyeciler Derneği (UND) Başkan Yardımcısı Fatih Şener, deniz lojistiğinde maliyetlerin Çin limanlarındaki trafiğe yakından bağlı olduğunu ifade ediyor. Şener, bununla birlikte güzergah uzamasının konteyner geri dönüşleri kaynaklı sonuçlarının henüz Çin’e tam yansımadığı görüşünü destekliyor. Krizin Türkiye’ye etkilerine de işaret eden Şener, “Bu güzergahın 25 günden 55-60 güne çıkmış olması Türkiye’deki alıcıları bundan sonraki dönemde daha fazla stoklu çalışmaya -en az 2 aylık stoklu çalışmaya yönlendireceği  için ilave stok maliyetleri de olacak” tespitini dile getiriyor.

ABD ve İngiltere’den oluşan koalisyon güçlerinin Husi güçlerini bombalaması krizi daha da derinleştirirken, İsrail hedefli saldırılara bu kez Amerikan konteyner gemileri de dahil oldu. Şener, sürecin devamının neler getirebileceğine yönelik ise şunları dile getiriyor: “Görünen o ki, bu mesele biraz daha uzayacak. Bu risk de maliyetleri etkilemeye devam edecek. Bu taraftan bakıldığında Türkiye’de Çin ürünleri kullanan üreticilerin maliyetleri artacak. Türkiye’de Çin’den gelen mamul ürünlerle rekabet eden Türk firmaları açısından bakarsanız pozitif olabilir. Özellikle batı pazarında Çin ürünleriyle rekabet eden Türk ürünleri varsa onlar da bir miktar Çin’den gelen ürünlerin yaşayacağı zorlukla avantaj yaşayabilir ama Türkiye son dönemde Çin’den önemli miktarlarda girdi ithal ediyordu; bunların bir kısmını Türk pazarına bir kısmını da Avrupa’ya satmak için kullanıyordu. Dolayısıyla bu navlun fiyatları artışı Türkiye açısından bakıldığında maliyetlere yansıyacaktır, enflasyona kadar etkileri de olabilir. Sadece Çin değil, Güney Kore, Japonya, Endonezya, Malezya, Singapur, Avustralya ve Hindistan: Buralardan gelen bütün yükler artık güneyi dolaşacak. Bunun Türkiye’ye ekstra maliyeti 2 milyar doları bulabilir.”

Devamı Z Raporu Dergisi Şubat 2024 sayısında…

Dikkat çekenler...