Bildiğimiz küreselleşmenin sonu

KÜRESEL TİCARET, SON BİRKAÇ YILDA ÇİN VE ABD ARASINDAKİ TİCARET SAVAŞLARI, PANDEMİNİN NEDEN OLDUĞU TEDARİK ZİNCİRLERİNDEKİ AKSAMALAR VE SON OLARAK UKRAYNA’DAKİ SAVAŞ NEDENİYLE RUSYA’YA DÖNÜK YAPTIRIMLARLA KORUMACILIĞA YÖNELDİ. DOST TİCARET BLOKLARI İLE ÇOK TARAFLILIKTAN UZAKLAŞMAYA BAŞLAYAN DÜNYA TİCARETİNDE DEGLOBALİZASYON SÜRECİNİN BAŞLADIĞI DAHA SIK DİLE GETİRİLİRKEN, BU DURUM KÜRESELLEŞMENİN SONA ERMESİNDEN ZİYADE YENİ BİR SAFHAYA GEÇMESİ OLARAK YORUMLANIYOR.

KADRİYE N. TUNÇSİPER

Deglobalizasyon küreselleşmeden uzaklaşma, küresel kurumlar, anlaşmalar ve serbest dolaşım yerine güçlü ulus devletler ve sınır kontrollerine dayalı, daha az bağımlı bir dünya anlamına geliyor. Son Rusya krizinin de gösterdiği gibi içinde bulunduğumuz dönemde küreselleşmenin yavaşlama eğilimine girmesi, ekonomik anlamda çok büyük gelişmelerin de habercisi.

PANDEMİDEN ÖNCE BAŞLADI

Sanayi devrimi ile ivme kazanan küreselleşme süreci Birinci Dünya Savaşı ile beraber hızını kaybetti. Ticaretin küresel gayrı safi milli hâsıla içerisindeki payı, 1970’lerin ortalarına dek eski seviyesine ulaşamazken, Soğuk Savaş’ın ardından küreselleşme dönemin en popüler kavramlarından biri haline geldi.

1989’da Berlin Duvarı’nın yıkılması ve ardından 1991’de Sovyetler Birliği’nin çöküşüyle Doğu Avrupa ülkelerinin demokrasi ve ekonomik liberalleşmeye yönelmesinin yanı sıra Çin ve Hindistan’ın öncülüğünde gelişmekte olan ülkelerin ticaret engellerini kaldırması, serbestleşme dönemini başlattı. Ulaşım ve iletişim teknolojisindeki gelişmeler küreselleşmenin ateşini körüklerken, ticarette bütünleşme ve küresel tedarik zincirlerini ortaya çıkardı. 2008 krizi ile beraber dünya ticaretinde büyüme önemli ölçüde yavaşlarken, içinde bulunduğumuz dönemde küreselleşmenin vites küçülttüğüne şahit oluyoruz. 2016’da Brexit, 2017’de Trump’ın başkanlığında Çin’e yönelik ticaret savaşının başlatılması, 2020’de pandemi ve son olarak Ukrayna işgali nedeniyle Rusya’ya yaptırımlar; küreselleşmede yepyeni bir safhaya geçtiğimizi gösteriyor.

BLOKLARA AYRILMIŞ YENİ DÜNYA

Küreselleşme, 20. yüzyıl boyunca dünya ekonomilerini, siyasetini ve kültürel gelişmeleri yönlendirdikten sonra, 2008 mali krizinden bu yana gücünü kaybetmeye başladı. Brexit ve Trump’ın ‘Önce Amerika’ politikaları kapsamında başlattığı korumacı politikalar, küreselleşmeden uzaklaşmanın ilk örneği kabul edildi. Trump yönetimi, görünüşte ulusal güvenlik gerekçesiyle çelik ve alüminyum ithalatına tarifeler uygularken; ticaret engellerinin artmasına yol açtı.

2020’den itibaren pandemi karantinalarının etkisi ile küresel tedarik zinciri yeniden yapılanmaya başlarken, küreselleşmeden geri çekilme, Rusya-Ukrayna savaşının başlamasıyla siyasete ve ulusal güvenliğe doğru genişledi. Bunun öncesinde de Avrupa ve ABD’de popülist siyasetteki artış, Dünya Ticaret Örgütü (DTÖ) ve NATO gibi uluslararası kurumlara karşı muhalefet dalgası da bu sürecin bir yansıması olarak
değerlendiriliyor.

Sanayi Devrimi ardından dünyada ticaret açıklık endeksi, II. Dünya Savaşı dönemi dışında sürekli olarak büyüme eğilimi gösterirken, 2008 krizi bu eğilimin düşüşünü başlatan temel gelişme oldu. Dünya ihracatının dünya GSYİH’ye oranı ile ölçülen küresel ticaretin 1970’lerden günümüze durumuna bakıldığında da küreselleşme ivmesinin yavaşladığı görülüyor. Küresel ticaret, pandemi sonrası talep patlaması ile 2021’de 28,5 trilyon dolarlık rekor seviyeye ulaşsa da, 2022’de artış ivmesinin düşmesi bekleniyor. Gerçekte ekonomide korumacı politikalar ve küresel tedarik zincirlerinin kırılganlığı ile daha görünür hale gelen küreselleşmede yavaşlama, küreselleşmenin sona ermesi değil, bir bakıma evrimi anlamına geliyor.

Devamı Z Raporu Dergisi Haziran 2022 sayısında…

Dikkat çekenler...