YEP’in başarısı için gerekenler

Ülkemiz ekonomisi ve Türk Lirası geçtiğimiz Ağustos ayı başında dış kaynaklı bir finansal atakla karşı karşıya kalınca, hükümet ve Merkez Bankası önemli kararlar ve tedbirler aldı. Bütün amaç, Türk Lirası’na olan güveni yeniden kazandırmak ve döviz kurundaki ani ve spekülatif artışların ülke ekonomisinde sebep olduğu çalkantıları sona erdirmekti.
Alınan tedbirlerin en önemlileri özetle şunlardır:
Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu’nun (BDDK) aldığı kararla, Türkiye’de yerleşik bankaların yurt dışı finansal kuruluşlar ile TL swap yapma sınırı, bankanın ödenmiş sermayesinin yüzde 25’i ile sınırlı tutuldu.
Bankalardaki TL mevduatlardan alınan stopaj vergisi düşürülürken, döviz mevduatlardan alınan vergi kısmen arttırıldı.
Merkez Bankası, bankaların kendisinde tuttuğu zorunlu karşılıklara verdiği faizin oranını yüzde 7’den yüzde 13’e yükseltti.
Merkez Bankası, 13 Eylül 2018’deki Para Politikası Kurulu (PPK) toplantısında, politika faiz oranını 6,25 puanlık bir artışla yüzde 24’e yükseltti.
Orta Vadeli Ekonomi Programı (OVP) 20 Eylül 2018 tarihinde “Yeni Ekonomi Programı” (YEP) adıyla Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak tarafından kamuoyuna açıklandı.
YEP’in dinamikleri dengeleme, disiplin ve değişim olarak belirlenmiş. Başka bir deyişle, hızlı ekonomik büyüme oranını (2018’de yüzde 3,8, 2019’da yüzde 2,3, 2020’de yüzde 3,5, 2021’de yüzde 5,0) ve yükselen enflasyon oranını (2018’de yüzde 20,8, 2019’da yüzde 15,9, 2020’de yüzde 9,8, 2021’de yüzde 6,0) dengeleme, kamu bütçe açığını 3 yılda yüzde 1,3’e düşürecek şekilde mali disipline bağlı kalma, ve üçüncüsü de katma değerli yatırım üretim ve imalat sanayi ihracatını hızlandırarak cari açığı azaltma şeklinde değişim hedefleri belirlenmiş.
YEP’in iki temel hedefi, “ekonomide büyüme ve enflasyonu düşürme amaçlı dengeleme ve bütçe disiplini sağlamak için kamu tasarruflarını arttırma” olarak görülüyor. Bu amaçla 2019 bütçesinde 60 milyar TL’si kamu harcamalarını azaltmaktan, 16 milyar TL’si gelirleri arttırmaktan toplam 76 milyar TL tasarruf öngörülmektedir.
Şimdi ekonomide, reel sektör ve bankacılıkta gelinen noktada şöyle bir manzara arz etmektedir;
Ağustos ayının ilk 15 günü Türk Lirası’nın maruz kaldığı dış kaynaklı döviz kuru artış dalgası karşısında gösterilen milli dayanışma ruhu kur artışını bir nebze durdurmuştu. Ancak bir hafta sonra gibi hemen ardından bir kısım özel firmaların dövizle ilgisi olsun olmasın zam yağmuru başlatması, halkın satınalma gücünü düşürdü, enflasyonu arttırdı, yurtiçi talebi düşürdü. Diğer taraftan, bankaların son 1,5 aydır reel sektör işletmelerine hem kredi vermemesi, hem de bir ay içinde yüzde 20’den yüzde 40’a yükselttikleri fahiş faiz oranı talep etmeleri, firmaların ödemelerini yapamamalarını beraberinde getirdi. Firmalar da günü gelen çeklerini ödeyememe, mümkünse vade erteletme arayışına girmişti. Kısacası, ödemeler sistemi kilitlenmiş görünmektedir. Başka bir deyişle, Türk Lirası’na yönelik finansal atağın sancıları maalesef hissedilmeye başlanmıştır.

Devamı Derin Ekonomi Ekim 2018 sayısında …

Dikkat çekenler...