Vakıf üniversiteleri neden önemlidir?

Yükseköğretimde temel olan eğitimin vakıf üniversiteleri tarafından verilmesidir. Şu anda yerkürede en iyi üniversitelerin bulunduğu düşünülen Amerika Birleşik Devletleri’nde en iyi 20 üniversite listelerinin bazen tamamına yakın kısmı vakıf üniversiteleridir: Harvard, Yale, Stanford, Princeton gibi.

Türk ve İslam tarihinde de üniversiteler son iki yüzyıla kadar vakıf yapısında kurulmuşlardır. Bu sayede üniversitelerin finansal, akademik ve idari özerkliği de sağlanmıştır. 11. yüzyılda Selçuklu İmparatorluğu döneminde Nizamiye Medreseleri, dönemin Başbakanı Nizamülmülk tarafından kurulmuştu. Yani öncülüğü devlet yapmıştı. Ancak Nizamiye Medreselerinin tasarımına bakıldığında, idari ve finansal özerk ve sürdürülebilir olması amacıyla vakıf olarak kurulduğu görülür. Nizamülmülk, yeterli miktarda emlakın vakfa bağışlanmasını sağlamış ve bunların gelirleriyle medresenin giderlerinin karşılanmasını öngörmüştü.

Osmanlı İmparatorluğu’nda ise daha beylik döneminde iken çok sayıda medrese kurulmuştu. Bunlar vakıf formatında kuruldular ve dini ilimlerle birlikte Astronomi, Geometri gibi bilimlere de müfredatlarında yoğun yer verdiler. Osmanlı İmparatorluğu’nun son dönemlerinde batıda yeni gelişen ‘modern’ (birinci ve sonrasında ikinci nesil) üniversitelerin kurulması gündeme geldi. Bu süreçte devlet, önderlik rolü oynayarak üniversiteleri devlet kurumları olarak kurmak zorunda kaldı. Zira özel kesim modern üniversite kuracak finansal ve beşeri kaynaklara sahip değildi. Aynı durum Cumhuriyetin ilk dönemlerinde de devam etti; özel kesimin kaynaklarının yetersiz olduğu yıllarda ülkemizde devlet tarafından çok sayıda üniversite kuruldu. Ta ki 1980’lere kadar. 1980’li yıllarda özel kesimin liderliğinde ilk vakıf üniversiteleri kurulmaya başlandı. Buna bir öze dönüş olarak bakabiliriz.

Devamı Z Raporu Temmuz 2022 sayısında…

Dikkat çekenler...