Türkiye’nin yumuşak karnı: Tasarım

Türkiye iş, siyaset ve bürokrasi dünyası, siyasi gündemde sıcak konu olarak ortaya çıkmasa bile, pek çok alanda 2019 Cumhurbaşkanlığı seçimlerine ve Cumhurbaşkanlığı hükümeti sistemi için gerekli ‘uyum yasalarının’ çıkmasına kilitlenmiş vaziyette…
Türkiye’nin gelişiminin önünü tıkayan, Türkiye’deki üretici güçlerin hızına ayak uydurma konusunda tekleyen bürokratik yapı ve devlet süreçlerinin, iş yapış biçimlerinin, küresel rekabet içinde başarılı olabilmenin de önündeki en önemli engeller olduğu konusunda iş dünyası tamamen mutabık.
İşin ilginç yanı bazı siyasilerin de bu kez iş dünyasıyla tamamen mutabık olmaları.
Geçen ayın sonuna doğru bir Cumartesi günü ilginç bir çalışmaya katıldık. Türkiye Tasarım Vakfı bir strateji çalıştayı düzenledi. Gencecik bir vakıf. İTÜ’lü genç mimarlar ve öğrenciler kurmuşlar. Rektör hocanın ve o günkü çalıştaya da katılmış olan Mimarlık Fakültesi Dekanı Prof. Erol Gül’ün büyük desteği var. Katılımcıların hem niceliği hem de niteliği konusunda vakıf her türlü övgüyü hak ediyordu.
Türkiye’nin en önemli meselelerinden biri ihracatta katma değerli ürünlerin yeterince yer almaması. Hani kaç ton ihracat yapılmış; toplam kaç milyar dolar girdi elde edilmiş; böl girdiyi tona… Ton başına düşen gelir konusunda Türkiye çok gerilerde. Avara kasnak dönmek gibi bir şey. Katma değeri artırmanın en etkili yolu ise yumuşak güç (Soft Power) denen alana yatırım yapmaktan geçiyor. Tasarım ise yumuşak gücün en önemli unsuru…
Bir ülkede tasarım; eğitimiyle, uygulamasıyla yeterince güçlü değilse, ne o ülkeden marka çıkıyor, ne de o ülke markası dünyada iş yapabiliyor. Peki tasarım nasıl gelişecek? Bu sorunun yanıtını kendilerine sorması gereken toplumsal dinamikler üç grupta toplanıyor: Devlet, özel sektör ve sivil toplum örgütleri… Bu üçlüden her birinin tasarımın gelişimi konusunda kendi alanında neler yapabileceğini sorgulaması gerekiyor.

Devamı Derin Ekonomi Ekim 2017 sayısında …

Dikkat çekenler...