İnsani boyutu olmayan itibar yönetilemez

Kavimler göçü yüzyıllar önceydi demeyin, bugün 21’inci yüzyılda büyük bir göç dalgası ile karşı karşıyayız. II. Dünya Savaşı’ndan beri en fazla acıyı bugün çekiyor dünya. İnsanlık adına büyük bir imtihana dönüşen göç meselesi liderler için ise itibar meselesi haline geldi. Uluslararası kurumların varlık nedenleri sorgulanır oldu. Mülteci problemi gerek insanlık adına, gerekse uluslararası kurumların ve liderlerin meşruiyetlerinin korunabilmesi adına dünyanın gündemine oturdu. İşte bu nedenle Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Ban-ki Moon bu yıl için “Agenda for Humanity / İnsani Ajanda” belirledi ve bu sorunların çözümü için bir yol haritası koydu. BM verilerine göre 2015 yılında;

  • 125 milyon kişi savaş ya da doğal afetler gibi sebeplerden ötürü insani yardıma muhtaç
  • 60 milyon kişi yerinden/evinden olmuş durumda
  • Bu sorunlarda etkilenen ülke sayısı 37
  • Sorunların çözülmesi için ise 20 milyar dolar para gerekiyor….

70 yıllık geçmişinde BM ilk kez bir “insani zirve” düzenleme kararı aldı ve bu da 23-24 Mayıs 2016 tarihlerinde İstanbul’da gerçekleşiyor. Elbette ki bu farkındalığın oluşmasında 2,5 milyondan fazla Suriyeli mülteciye kapılarını açmış olan, IŞİD’in zulmüne maruz kalan Ezidilere ilk yardımları götüren ve Kuzey Irak’ta onlar için kamplar kuran, dünyanın tüm afet bölgelerindeki AKUT çalışmalarına katlan, yetimlerin ve muhtaçların elinden tutan Türkiye’nin etkisi büyük.

BM Genel Sekreteri Ban-ki Moon’un açıkladığı Agenda for Humanity / İnsani Ajanda’ya göre 5 temel sorumluluk alanı belirtiliyor:

1- Çatışmaları sonlandırmak ve engellemek için küresel liderlik

2- İnsanlığı koruyan normların ayakta tutulması

3- Hayati risk taşıyan herkese erişim, kimsenin arkada bırakılmaması

4- İnsanların hayatını değiştirmek – ihtiyaçların azaltılması

5- İnsanlığa yatırım

İnsani Zirve’nin gündeminde elbette bu sorumluluk alanları dâhilinde “insani krizlerin” çözümüne yönelik çıktılar hedefleniyor. Konuşulacak temaların başını ise şu başlıklar çekiyor;

  • Endüstri 4.0 (4. Sanayi Devrimi) ve mülteci krizi
  • Gıda güvenliği
  • İnsanlık yatırımı
  • Sorunların çözümünde bir anahtar olarak “sağlık”
  • Krizin çözümünde inovasyon: 3 boyutlu (3D) yazıcılar
  • Siyasi liderlik
  • Çatışmaların engellenmesi
  • İnsani yardım çalışmalarının ve inisiyatiflerinin iyileştirilmesinde dinin rolü

Kuşkusuz Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın BM’in yapısal eksiklerini, kurumların riyakâr tutumlarını uluslararası kamuoyu önünde eleştiren, vicdan muhasebesi yaptıran eleştirileri etkili oldu. Türkiye gerek 2015 yılında ev sahipliği yaptığı G-20 zirvesiyle, gerek geçtiğimiz ay ev sahibi olduğu İslam Zirvesi ile yüzyılın insanlık krizini ekonomi gündeminin bile önüne taşıdı, merhamet ve itibar kavramlarını yeniden hatırlattı.

Erdoğan dünyaya bir de şunu hatırlattı: İster dünyanın petrol devi, ister küresel siyasetin ana aktörü, ister dünyanın en “muteber” kuruluşu olun … İnsanlığınızı kaybettiğiniz ya da icraatlarınızda insani boyutu gözden kaçırdığınız vakit küresel vicdan sizi affetmeyeceği gibi itibarınız da yer ile yeksan oluyor. Çünkü liderler olarak siz insanı insan olarak görmedikçe insan da sizi lider olarak görmüyor. Bu noktada liderin inisiyatif ve risk alıp söz söyleyebileni, hızlıca eyleme geçebileni ve arkasından başka liderleri sürükleyebileni tarihe geçiyor. Ülke yönetebilmek kadar halkı yönetebilmek, şirket yönetebilmek kadar çalışanı da yönetebilmek… Aynı sanılsa da çok ince nüanslarla ayrışıyor.

Bu nedenle İnsani Zirve’nin Türkiye’de yapılıyor olması ülkemizin üstlenmiş olduğu milli, bölgesel ve küresel misyon açısından oldukça önemli. Özellikle uluslararası arenada yolu kesilmeye çalışılan ülkemiz için yabancı diplomatlara “evinize dönün” çağrısı yapılırken zirvenin İstanbul’da başarı ile yürütülmesi, Türkiye’nin sesinin, önderliğinin ve potansiyelinin dünyaya doğru kanallar ile servis ediliyor olması, Batı basınının dedikodu boyutlu haberlerinin gölgesinde kalmamamız önem kazanıyor. İnsaniyeti hatırlattığı için Türkiye’ye teşekkürler…

 

Dikkat çekenler...