Aile – var olmazsa, insanlık sona erer, dünya biter. İnsanlığın devamı için, bir erkek ve bir kadın bir araya gelmek ve bir aile kurmak zorundadır. Kadın ve erkek, bir tamın iki yarım parçası. Birbirini tamamlıyorlar. Evlenmek, aile olmak dinimizce övülmüştür. Allah’ın emri, Peygamberimizin Sünneti.
Allah kadını erkeğe, erkeği kadına emanet ediyor. Aile içinde, çocuklar büyüyüp evleniyor, böylece yeni bir aile kuruluyor. 1.500 kadar düğüne, az da olsa nişanlara katıldım. 1.000 kadar nikah şahitliğim oldu. Hep şunu dedim: Huzurlu ve mutlu bir ailenin sırrı dört S formülünde yatar. Sevgi, Saygı, Sabır, Sadakat. Bunların 4’ü de olmazsa olmaz gereklerdir. Evlilik öncesi birbirini seven, ya da isteyen kadın-erkek bir çiftin başlangıçtaki karşılıklı sevgileri, saygıları nasıl oluyor da ilerleyen zamanda azalıyor? Sevgi azalsa bile, birbirlerine olan saygıyı devam ettirmeleri gerekir. Saygı da azalıyorsa, birbirleriyle olan güzel yılların hatırı için, ortak meyveleri ve nesillerinin devamı olan çocuk veya çocuklarının sağlığı, psikolojisi, geleceği adına birbirlerine sabır göstermeleri gerekir. Birbirlerine sadakat ise, zaten olmazsa olmaz gerekli bir şart. Biz genç iken, 1980’de şöyle bir istatistik vardı. Batı Avrupa’da her iki evlilikten biri, ABD’de her 3 evlilikten biri boşanma ile neticeleniyormuş. Bizde ülkemizde 20 evlilikte 1 boşanma var, aile temellerimiz çok sağlam
denilirdi. Bugün gelinen noktada, yılda (2018) 590 bin evlilik, 142 bin boşanma. Halen mahkemelerde devam eden boşanma davası sayısı 250 bin civarı. 2015-2019 yılları arasındaki 5 yılda, eşleri tarafından
savcılığa gidip, tek beyanla evden uzaklaştırma cezası verilen erkek sayısı 1.958.000 kişiye ulaşmış. İstanbul Sözleşmesi uyarınca bazı yasal düzenlemelerin olumsuz etkileri büyük. Bavulu eline verilip, evinden uzaklaşan baba ile eşi arasında, 45 gün sonra huzur, yakınlaşma olması ne kadar mümkün olabilir ki?
Devamı Z Raporu Şubat 2020 sayısında…