Gözetim çağı kapitalizmine

Bir süredir, çalıştığınız şirket, hizmet aldığınız kurum ya da alışveriş yaptığınız mağazadan telefonla aranıyor, eposta yoluyla ulaşılıyorsunuz… Sizden, kendileriyle paylaştığınız bilgilerinizi kullanabilmek için izin istiyorlar… Hatta kullandığınız GSM operatörü bile yeni kampanyalarını izniniz olmadan size haber veremiyor, telefon numaranızdan size ulaşamıyor.

İzin almak, tüm kurumlar açısında 2016 yılında yürürlüğe giren Kişisel Verilerin Korunması Kanunuyla getirilmiş bir zorunluluk… Çünkü veri şakaya gelmez. “Benim doğum tarihimi, neyi ‘like’ ettiğimi bilseler ne olur?!” diyen olacaktır. Çok şey olur!

O veriler sadece sizden değil, binler, yüz binler hatta milyonlarca insandan toplanabiliyor. O zaman da ortaya ‘büyük veri’’ çıkıyor. Büyük verinin kötü amaçla kullanılması nasıl sonuçlara yol açabilir bir düşünelim…

Adnan Oktar’ın başında bulunduğu cemaate yapılan operasyonla gözaltına alınan cerrah Oktar Babuna’yı hatırlarsınız… 1998 yılında lösemi olan Babuna için bir kampanya başlatılmış ve kendisine uygun donöre 10 milyar lira ödül vaat edilmişti… O zaman Türkiye’den 160 bin civarında kan örneği gönderilmiş. Türkiye’de yeterli laboratuvar olmadığı için, 120 bin örnek Almanya ve ABD’deki laoratuvarlara sevk edilmişti. Tabii haklı tepkiler de peşinden geldi:

“Türk insanının gen haritasını çıkarıyorlar”, “İlaç firmalarına bu veriler satılacak”, “Gönderdiğimiz verilere göre üretilen bir karışımla genetik silah yapacaklar” iddiaları öne sürülmüştü. Tıbbi teknolojinin geldiği seviye düşünülürse hiç de mantıksız değil.

Büyük veri işte bu kadar ‘büyük’ ve o nedenle de çok hassas. Korunması, saklanması, izne tâbi olması, hatta bazen izinle bile depolanmaması gerekiyor.

Dijital hayatımızda da bu konuda pek çok uyarı alıyoruz. Özellikle sosyal medya hesaplarımız gibi sevdiğimiz filmlerden içtiğimiz kahveye, yemek yediğimiz yerlerden ruh halimize kadar pek çok bilgiyi paylaştığımız mecralar da bu anlamda bir hazine barındırıyor…

Devamı Derin Ekonomi Mart 2019 sayısında …

 

Dikkat çekenler...