BU TOPRAKLARDAN ARTIK DÜNYA MARKALARI ÇIKMALI

Aşkın Baysal 

Sadece bizim değil, dünyanın başka ülkelerinin de başına yaptırım terörüyle bela kesilmiş ABD Başkanı Donald Trump ve şürekasının açıklamalarıyla tetiklenen son dolar rallisi, makroekonomik göstergelerin düzelmesi ve ekonomimizin sağlıklı işleyişi için acilen atılması gereken adımların yanısıra yapısal eksikliklerimizi de bir kez daha gündeme taşıdı. Nitekim Ekonomi ve Hazine Bakanı Berat Albayrak’ın düzenlendiği ‘Yeni Ekonomik Model’ toplantısında da yapısal reformlara özellikle vurgu yapıldı.
Evet, ekonominin sağlığına kavuşturulması için para politikalarından maliye politikalarına, yeni finansal kaynak temininden enflasyon ve faizle mücadeleye kadar pek çok tedbir gündeme geliyor ve birtakım acil tedbirler de alınıyor. Ancak uzun vade söz konusu olduğunda, ‘yapısal reform’ olarak hayata geçirilmesi gereken pek çok başlık söz konusu.
Bu konuda sorumluluk alması gereken tek aktör de devlet olmamalı. Devletin temel görevi, makroekonomik göstergeleri dengeye oturtmak, sürdürülebilir bir yatırım ve girişim iklimi oluşturmak ve nihayet hızlı ve efektif bir şekilde hareket etmesini sağlamak üzere iş dünyasının önünü açmaktır. İş dünyasına düşen en büyük sorumluluk ise, dünya çapında itibar, ilgi ve en önemlisi sevgiyle karşılanacak markalar inşa etmek üzere inovasyon, pazarlama ve iletişime odaklanmaktır.

Bu sözleri hele bugünlerde telaffuz etmek biraz lüks görülebilir ancak alınacak tedbirlerle makroekonomik göstergeler normale döndürüldükten sonra bakmamız gereken ilk istikamet bu olmak zorunda. Ekonomimizi iç veya dış spekülasyonlar karşısında güçlü kılmak, yapısal zaaflarımız olan düşük katma değerli üretim ve cari açık gibi meseleleri çözmek, böylece Türkiye’yi orta gelir tuzağının ötesine taşımak, ancak büyük markalar inşa etmekle mümkün olur çünkü.

BİZİM HENÜZ DÜNYA MARKAMIZ YOK

Bu zorlu işin nasıl başarılabileceğine geçmeden önce gerçekçi bir tespit yapmamız icap ediyor. Evet, özellikle son yıllarda yapılan sürekli ve başarılı pazarlama iletişimi faaliyetleri neticesinde dünyanın çeşitli ülkelerinin tüketicileri nezdinde kabul gören, belirli pazar payları elde eden markalarımız var kuşkusuz ancak gerçek anlamda bir dünya markamız henüz yok. Sözgelimi Türk Havayolları, son yıllarda uçuş ağını genişletme, filosunu güçlendirme gibi altyapısal adımların üzerine, dünya çapında organizasyonlara sponsor olarak, uluslararası yayınlarda boy göstererek, dünya çapında prodüksiyonlar ve yıldızlarla işbirliği yaparak alkışlanacak bir performans sergiliyor. Ancak bu örnekte şu temel gerçeği unutmamak gerekiyor: Havayolu markaları dünyanın pek çok ülkesine uçtukları için doğaları gereği globaldir. THY doğru bir hedef belirlemiş ve doğru adımlarla bu hedefe doğru adım adım ilerliyor ancak verdiği iyi hizmetin dünyada daha çok insanın zihninde yer etmesi için daha yürümesi gereken ciddi bir mesafe var.

 

Devamı Derin Ekonomi Eylül 2018 sayısında…

 

 

Dikkat çekenler...