SİLİKON VADİSİ ASKERİ-SANAYİ KOMPLEKSE KARŞI

21. YÜZYILIN DEĞERİ VERİYE VE YAPAY ZEKÂ TEKNOLOJİSİNİ ÜRETEN SİLİKON VADİSİ ŞİRKETLERİ, WASHINGTON’IN POLİTİKA YAPIMINDA DA SÖZ SAHİBİ OLMAK İSTİYOR. ANCAK ÖNLERİNDE BÜYÜK BİR ENGEL VAR, ASKERİ-SANAYİ KOMPLEKS. SOĞUK SAVAŞ’TAN İTİBAREN ABD’NİN İÇ VE DIŞ POLİTİKASINA YÖN VEREN ASKERİ-SANAYİ KOMPLEKS’İN TASFİYESİ VE YERİNE APPLE, MICROSOFT, TESLA GİBİ TEKNOLOJİ DEVLERİNİN GEÇMESİ İÇİN BİR GÜÇ MÜCADELESİ WASHINGTON’DA YAŞANMAYA BAŞLADI.

SERNUR YASSIKAYA

ABD Başkanı Donald Trump seçim döneminde sözünü verdiği başkent Washington’daki yerleşik yapıyla mücadele edeceğinin sinyalleri somutlaşıyor. Amerikalı milyarder girişimci Elon Musk’a yönetimine atadığı Amerika Hükümet Verimlilik Departmanı (DOGE) üzerinden ilk adımları atan ABD Başkanı, gözünü sistemin ana unsurlarına doğrulttu. Amerikalı muhafazakâr düşünce kuruluşu Heritage Foundation tarafından hazırlanan ve ABD’deki tüm federal kurumların “muhafazakar ideoloji” kapsamında reforme edilmesini amaçlayan “Project 2025″in, rehberliğinde yürütülen operasyon Washington’daki güç mücadelesini göz önüne serdi. Trump geçen ay içinde Amerikan Fox News’a verdiği biri röportajda ilk hedeflerden birisinin ABD Savunma Bakanlığı (Pentagon) olduğunu ortaya koydu.

ABD Başkanı Trump’ın Pentagon’u hedef alan açıklamalarında en büyük destekçisi ise Silikon Vadisi Lordları’nın öncülüğünü yapan SpaceX ve Tesla başta olmak üzere birçok teknoloji yatırımında adı bulunan Elon Musk’tan başkası değil. Trump yönetiminin Silikon Vadisi ile kurduğu ittifak 21. yüzyılda Amerika’nın ruhunu ve iktidarın sac ayaklarını yeniden tanımlamayı amaçlıyor. Bu ise 2. Dünya Savaşı sonrası ABD’yi küresel hegemonyaya taşıyan güçlerin yerine 21. yüzyılın gerektirdiği kuvvetleri yerleştirmekle de yakından ilişkili. Trump’ın, ikinci başkanlık döneminde farklı ABD başkanlarının mirasından esinlendiği açık. Bu başkanlardan birisi de 2. Dünya Savaşı kahramanlarından Dwight D. Eisenhower.

1961’DE YAPILAN UYARI

ABD’nin en önemli başkanlarından biri sayılan Eisenhower, 17 Ocak 1961’de yaptığı ulusa veda konuşmasında ABD’yi önümüzdeki dönem bekleyen en büyük tehlikelerden biri olarak, ortaya attığı yeni bir terimle, Askeri-Sanayi Kompleks’in (ASK) Washington’un iç ve dış politikasında vesayetçi bir yapı olarak yükselen bir tehdit olduğunu, “Bu muazzam askeri kuruluş ile büyük bir silah endüstrisinin bir araya gelmesi Amerika deneyiminde yeni bir şeydir. Ekonomik, politik, hatta manevi toplam etki her şehirde, her eyalet meclisinde, federal hükümetin her ofisinde hissedilmektedir. Bu gelişmenin zorunlu ihtiyacını kabul ediyoruz. Yine de bunun ciddi sonuçlarını kavramaktan geri kalmamalıyız. Emeklerimiz, kaynaklarımız ve geçim kaynaklarımızın hepsi söz konusudur; toplumumuzun yapısı da öyle. Hükümet konseylerinde, askeri-endüstriyel kompleks tarafından, istenmiş veya istenmemiş olsun, haksız nüfuz edinilmesine karşı dikkatli olmalıyız. Yersiz gücün felaketle sonuçlanma potansiyeli mevcuttur ve devam edecektir” sözleriyle öngörüyordu.

KÜRESEL SİLAH SATIŞLARININ YÜZDE 50’Sİ

Elbette Eisenhower’ın uyarısı siyasi literatürde yer alsa da, Amerikan karar vericileri için yeterli olmadı. Lockheed Martin, RTX (eski adıyla Raytheon Techonologies) Northrop Grumman, Boeing ve General Dynamics gibi şirketler, Soğuk Savaş ile birlikte başlayarak bugüne kadar ABD’nin iç ve dış politikasına yön veren, Washington’un küresel sularda nasıl ilerleyeceğini belirleyen dev savunma sanayii şirketlerine dönüştüler. ABD Kongresi’nden Pentagon’a kadar birçok alanda siyaset yapımına nüfuz eden bu şirketlerin, küresel düzeyde sonu gelmeyen savaşların da baş sponsorları arasında yer aldığı belirtiliyor. Bugün, RTX adlı dev savunma şirketinin piyasa değeri 165 milyar dolar civarında hesaplanırken, Lockheed Martin ise 145 milyar dolarlık değeriyle ikinci sırada geliyor. SIPRI’nin hazırladığı rapora göre küresel savunma sektöründeki en büyük 100 şirket içindeki ABD’li toplam 41 şirket, 2023’te 317 milyar dolarlık silah satışı yaparak, reel olarak bir önceki yıla göre yüzde 2,5 artışla tüm satışların yüzde 50’sini karşıladı. Bilindiği üzere ABD ordusundan emekli olan bir general kariyerinin devamında bir Amerikan savunma şirketinin yönetim kurulunda ya da Kongre’de silah şirketleri adına lobici olarak görev yaptığı biliniyor.

TRİLYON DOLARLIK ŞİRKETLER YÖNETMEK İSTİYOR

Buna karşın Silikon Vadisi’nden çıkan teknoloji şirketleri bugün devletlerle karşılaştırılan mali büyüklükleri ve piyasa değerleriyle 21. yüzyılın yeni güç odakları olarak sahnede yerlerini almış durumdalar. Şirket daha sonra dalgalı bir grafiğe sahip olsa da şu anda 3,4 trilyon dolarlık piyasa değerine sahip. Apple, Microsoft, NVIDIA, Google (Alphabet), Amazon, Meta (Facebook), Tesla gibi şirketler trilyon doları aşan veya yaklaşan değerleri ile artık Washington’un siyaset yapımında da söz sahibi olmak istiyorlar. Sıralayacak olursak 3,4 trilyon dolarlık değeriyle Apple birinci sırada yer alırken 3,3 trilyon dolarlık değeriyle Microsoft ikinci sırada bulunuyor. Üçüncü sırada yer alan NVIDIA’nın piyasa değeri de 3 trilyon doları aştı. Listede Google’ın çatı şirketi Alphabet 2,2 trilyon dolarlık piyasa değeri ile dördüncü, Amazon 1,9 trilyon dolarlık piyasa değeriyle beşinci, Meta (Facebook) 1,2 trilyon dolarlık piyasa değeriyle altıncı sırada yer alıyor. Ve bu şirketlerin elinde de çok büyük iki silah var. Birincisi milyarlarca insan paylaşımlarından elde edilen veri ve Endüstri 4.0’ı oluşturacak yapay zekâ teknolojileri. Bu çerçevede Tesla’nın sahibi, ABD Başkanı Trump’ın kıdemli danışmanı Elon Musk’ın başta seçim dönemi ve sonrası olmak üzere 5. Nesil Savaş Uçağı F-35 projesini her fırsatta “çok pahalı” olarak değerlendirmesi ve “çağa uygun olmadığını” savunarak daha küçük çaplı ve yapay zeka tabanlı insansız teknolojiye dayanan bir savunma yapılanmasına gidilmesi gerektiğinin ardındaki sözlerinde de, Washington’un yeni sahibinin kim olacağına yönelik bu rekabet yatıyor. Bu rekabetin sinyallerinin gittikçe güçlendiği de Şubat ayında ardı ardına yaşanan gelişmelerle kendini gösterdi.

Devamı Z Raporu Dergisi Mart 2025 sayısında…

Dikkat çekenler...