Tüketimi araştırdı Nobel’i kaptı

Ümit Sinan

Tüketim, yoksulluk ve refah konusunda yaptığı çalışmalardan ve bu konuda geliştirdiği ölçüm modellerinden dolayı Nobel Ekonomi Ödülü’ne hak kazanan Angus Deaton, dünyada yoksulluğun hızla azalmakta olduğunu savunan iyimser bir ekonomist…

ANGUS DEATON KİMDİR?
Angus Deaton 19 Ekim 1945’te Edinburgh doğumlu. Yani o da ekonomistlerin “atası” Adam Smith gibi bir İskoçyalı…
Cambridge Üniversitesi’nden mezun olduktan sonra akademik kariyerine devam eden Daeton, doktorasını “tüketici talebi modelleri ve bu modellerin İngiltere’ye uygulanması” başlıklı teziyle 1975’te tamamladı. 1983 yılında Bristol Üniversitesi’nde ekonometri profesörü iken Princenton Üniversitesi’ne kabul edildi. Halen Woodrow Wilson Kamu ve Uluslararası İlişkiler Okulu’nda ekonomi ve uluslararası ilişkiler profesörü…
1980’de yayımladığı talep ölçmeye yarayan modelleme sistemi AIDS, dünya genelinde tanınmasını sağladı. Ekonometri Topluluğu tarafından 1978’te Frisch Madalyası’na layık görülen Deaton, 2007’den bu yana Amerika Ekonomi Derneği’nin başkanlığını yürütüyor. Deaton’un en bilinen araştırması 2008 yılında yayımlanan “Dünya’da Gelir, Sağlık ve Refah: Gallup Dünya Anketi’nden Elde Edilen Kanıtlar” (Income, Health, and Well-Being Around the World: Evidence from the Gallup World Poll) adlı araştırması. En son kitabı “Büyük Kaçış: Sağlık, Zenginlik ve Eşitsizliğin kökenleri” (The Great Escape: Health, Wealth and the Origins of Inequality) geçen yıl yayımlandığı zaman büyük ilgi görmüştü.

12 Ekim pazartesi günü yerel saatle 06.10’da 69 yaşındaki Princeton Üniversitesi profesörü Angus Deaton’ı eşi telefona çağırdı. Hattın diğer tarafındaki İsveç aksanıyla İngilizce konuşan kişi, “bunun bir şaka olmadığını ve 2015 Nobel Ekonomi Ödülü’nü kazandığını” söyledi.
Zaten karşısındaki arkadaşı, Nobel Ödülü sekretaryasından ekonomist Torsten Persson idi ve onun böyle kötü bir şaka yapmayacağından emindi.
Kariyeri boyunca “tüketim, yoksulluk ve refah konusunda yaptığı çalışmalardan” dolayı Nobel Ekonomi Ödülü’ne layık görülmüştü. Peki İsveç Kraliyet Bilimler Akademisi jürisi niçin Angus Deaton’ı seçti? Açıklamada, “Bireysel tercihlerin detayları ve bunların kitlesel sonuçları arasındaki bağlantıyı bulmasının mikro ekonomi, makro ekonomi ve kalkınma ekonomisi alanlarında önemli dönüşümler sağladığı” belirtildi.
Açalım biraz daha… Deaton bu yıl Nobel Ekonomi Ödülü’nü niçin kazandı? Nobel komitesi, Deaton’ın ödülü, alanına katkı yaptığı üç temel konu nedeniyle kazandığını bildirdi.
Birincisi, 1980’lerden bu yana geliştirdiği ve kısaca AIDS adını verdiği; Neredeyse Mükemmel Talep Sistemi (Almost Ideal Demand System) iktisadi ölçüm çalışması… Deaton bu sistem çalışmasıyla, “tüketiciler harcamalarını çeşitli ürünler arasında nasıl dağıtıyor; bir toplum gelirinin ne kadarını harcıyor-ne kadarını tasarrufa yatırıyor ve varlıkla yoksulluk nasıl en iyi şekilde ölçülür” sorularının cevabını arıyor.
İkincisi, 1990’larda yaptığı ve tüketim –veya tüketici harcamaları- konusundaki yaygın kabul gören makro ekonomik teorilere hatalı verilerden dolayı karşı çıkan araştırmaları için… Deaton, bu konuda bireysel verilerin tamamıyla kilit nokta olduğunu savunuyordu.
Ve üçüncüsü, hane gelişmekte olan ülkelerde daha doğru, deneysel, bireyselleştirilmiş ekonomik verileri toplamak için, Deaton’un öncülüğünü yaptığı hane halkı anketleri…
Deaton geliştirdiği hanelerin harcama verilerinin etkin kullanımı çalışması, gelir ve günlük alınan besin değeri veya aile içindeki kadın-erkek eşitsizliğine kadar önemli detaylar gibi pek çok ayrıntıya ışık tutarak, daha doğru veriye ulaşabiliyor. Ödül Komitesi açıklamasında, ayrıca Deaton’ın hanelerin harcamaları üzerine yaptığı anketlere odaklanmasının, kalkınma ekonomisi dalını toplu veriye dayanan teorik bir alandan bireylerin harcama verilerine dayanan ampirik bir alana dönüştürdüğünü de ifade ediyordu. Bunlar biraz teorik, daha anlaşılır kılalım… Profesör Deaton ne yaptı? Uzun yıllar yoksulluk ve eşitsizlik konuları üzerinde çalıştı. Hane halkı anketleri geliştirdi, hatta bu konuda devrim yaptı ve bu çalışmaları ile kalkınma ekonomisi dalının önünü açtı. Yoksulların geliri arttığında ne kadar daha fazla beslenebildiğini, sosyal güvenliğe gelirinin ne kadarını ayırabildiğini, sağlık ve gelir artışı arasındaki ilişkinin sınırının ne ölçüde olduğunu ortaya koydu. Deaton sahneye çıkmadan önce, ekonomistler insanların tüketim alışkanlıkları hakkında sert varsayımlar içeren basit modeller kullanıyordu. Refah seviyesini yükseltmek ve yoksulluğu  asgariye indirmek amacıyla ekonomi politikaları oluştururken, bireysel tüketim tercihlerinin çok iyi anlaşılması ve bunun için yapılacak anketlerin doğru oluşturulması gerektiğini savunan Deaton, eski modeller esnek olmadığı için başarısız olabileceğini savunarak, meslektaşı John Muellbauer ile birlikte modellemede yeni bir yol önerdi. İşte bu ölçüm modelinin adı da; Neredeyse Mükemmel Talep Sistemi… Tüketicilerin, fiyat değişikliklerine, süpermarketlerin indirimli ürünlerine ya da vergi oranlarındaki değişikliklere nasıl tepki verdiği gibi ayrıntı sayılabilecek soruları da anket modeline koydu. Deaton ve ekbinin ilginç bir araştırması da, “para ile saadet olur mu?” konusundaydı… Bir başka Nobel Ekonomi Ödüllü Daniel Kahneman ile birlikte, “Günlük yaşamımız için acaba kaç paralık gelirimizin olması bize en fazla mutluluğu getirir” sorusunu 2008-2009 yıllarında 450 bin Amerikan vatandaşına yöneltttiler. Araştırma sonucunda 75 bin dolarlık yıllık gelirin en fazla günlük yaşamda mutluluğu getirebildiğini, fazlasının ise günlük hayatta mutluluğu seviyesini yükseltmeye yaramadığını belgelediler.

Deaton’un bütün derdi, “tüketicilerin ve hane halkının nasıl davrandığını ölçmektir” diyebiliriz. Kuşkusuz buradan da yolu “yoksulluk sorununa” çıkıyor. Kuşkusuz, gelir katmanının en altındaki insanları tanımak, refah seviyelerinin nasıl artırılacağı hakkında varsayımlar üretmek için tercihlerini ve gelir düzeylerindeki gelişmeleri iyi ölçmek gerekiyor. Bu nedenle Deaton’ın Hindistan’da yoksulluk üzerine kitapları azımsanmayacak kadardır. Hindistan ve Çin’in ayrı ayrı başarı hikayeleri olduğunu söyleyen Deaton, bu yüksek nüfuslu ülkelerdeki hızlı büyümenin
küresel yoksullukta şaşırtıcı bir azaltma yaratacağını ve yaratma olduğunu vurguluyor. Hindistan’da çocuk ölümlerindeki hızlı azalmanın bu gelişimin bir sonucu olduğunu da savunuyor. Ekonomistlerin ekonomisti olduğu kadar, popüler ölçekte kolay anlaşılan bir yazardır da aynı zamanda… “Büyük Kaçış” (The Great Escape) başlıklı kitabı modernite ve ekonomik gelişmelerin sonuçları konusunda oldukça iyimser bir tablo çiziyor. Kitabında yoksulluğun gerilediğini, yaşam standartlarının yükselişte olduğunu savunan Deaton, küresel yoksullukta özellikle son 20 yılda hatırı sayılır bir azalma olduğunu, yaşam sürelerinin arttığını ve dünyanın daha yaşanabilir bir yer haline geldiğini savunuyor.

Dikkat çekenler...