Tarımda kuraklık riski

İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ SONUÇLARI İTİBARİYLE İNSANLIĞI YAKINDAN İLGİLENDİRİYOR. BU YIL İKLİM DEĞİŞİKLİĞİNİN BİR SONUCU OLARAK YAŞANAN METEROLOJİK KURAKLIĞIN, TARIMSAL KURAKLIĞA DÖNME RİSKİ İSE BÜYÜK KAYGI OLUŞTURUYOR. UZMANLAR KURAKLIK RİSKİNİN SADECE BU YILA HAS OLMADIĞINI, İLERİSİ İÇİN ÖNLEMLER ALMASI GEREKTİĞİNİN ALTINI ÇİZİYOR.ÖZELLİKLE SU KULLANIMI VE ÇİFTÇİLERİN YAPAY ZEKA KULLANIMINA HAZIRLANMASI BU AÇIDAN ÖNEM KAZANIYOR. ÜSTELİK TARIMDA DOĞRU ADIMLARIN ATILMASI DURUMUNDA KÜRESEL TAHIL VE BAKLİYAT PAZARINDA TÜRKİYE’Yİ BÜYÜK FIRSATLAR BEKLİYOR.

MEHMET ALİ DOĞAN

Kuraklık tehdidi dünyanın değişik bölgelerinde kendini göstermeye başladı. Kuzey Amerika Kuraklık Gözlemi (NADM) adlı kuruluş, Kuzey Amerika’nın son 20 yılda ikinci büyük kuraklıkla karşı karşıya olduğu açıkladı. NADM, şu anki kuraklığın ülkenin orta batı kesimindeki Arizona, New Meksika, Nevada California ve Wyoming gibi eyaletlerde etkili olduğunu vurguladı. Açıklamada, kuraklığın ayrıca Kuzey Amerika’nın güneyindeki Meksika ile kuzeyindeki Kanada’nın bir kısmını da etkisi altına aldığının görüldüğü ifade edildi. Küresel iklim değişikliği ve doğal kaynaklar üzerinde artan nüfus baskısı tarım ve gıda üretimine etki eden unsunları sürekli gündemde tutuyor.

Küresel tehdidin zirve noktasında, bu yıl yağışların yeterince olmaması, tarım sektöründe son yılların en kurak dönemine işaret ediyor. Türkiye 2020-2021 tarım sezonuna kurak bir ortamda giriyor. Güneydoğu Anadolu ve Konya Havzası’nda meteorolojik kuraklık yerini tarımsal kuraklığa bıraktı. Kuraklığın özellikle tahıl ve bakliyat üretimine etki edeceği öngörüsü, sektör uzmanları tarafından dile getiriliyor.

‘METEOROLOJİK KURAKLIK TARIMSAL KURAKLIĞA İLERLEDİ’

Türkiye’deki tabloyu çeşitli sivil toplum kuruluşları yaptıkları araştırmalarla ortaya koyuyor. Bu amaçla tarım kesiminin en güçlü örgütü Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB), ‘2020-2021 Tarımsal Üretim Dönemi Kuraklık Risk Tahmin Raporu”nu açıkladı. Araştırmayla elde ettikleri bulguları açıklayan TZOB Birliği Başkanı Şemsi Bayraktar, üretim döneminin başladığı 1 Ekim 2020–30 Nisan 2021 döneminde ülkemizde yağışların 337,5 milimetre(mm) olduğuna ve normale oranla yüzde 23,6, geçen yıla oranla ise yüzde 18,6 azaldığına dikkati çekerek, “Sonbahar yağışları tüm bölgelerde uzun yıllar ortalamasından ve geçen yıldan düşük olurken, en fazla azalma yüzde 31 ile İç Anadolu Bölgesi’nde olmuştur. Ege ve Karadeniz bölgelerinde ise son 40 yılın en kurak sonbaharı yaşanmıştır” diye belirtti. Bayraktar, mayıs ayında bazı illerimizde meteorolojik kuraklığın, bazı illerde tarımsal kuraklığa kadar ilerlediğini söyledi. Bulgularla beraber kuraklıktan etkilenen üreticilere yönelik alınabilecek çözüm önerilerini de sıralayan Bayraktar’ın “eski ve atıl vaziyette olan sulama sistemleri yenilenmeli, kapalı sistemlere geçilmeli” önerisi, işin temel çözümünün su kullanımı olduğuna işaret etti.

‘KONYA OVASI TARIMSAL ÜRETİMİN SİGORTASI’

Türkiye hububat üretiminin aşağı yukarı yüzde 22’si sulu tarımla, yüzde 78’lik kısmı tamamen iklim ve yağışlara bağlı olarak gerçekleşiyor. Konya Ovası’nda yüzde 70 kuru tarım, yüzde 30 ise sulu tarım yapıldığını belirten Konya Ticaret Borsası Yönetim Kurulu Başkanı Hüseyin Çevik, “Konya Ovası, ülkemizin gıda üssü olma potansiyeline sahip, tarımsal üretimin sigortası konumundadır.

Önümüzdeki tek engel ise su sorunudur. Bu noktada iklimsel kuraklık gibi risklere karşı tarımın iklim şartlarına bağımlılığı azaltılması gerekmektedir” diye konuşuyor. Çelik’in bu noktada, “Bu amaçla Konya kapalı havzasının sulama suyu ihtiyacını karşılamak için havza dışı su transferi yapılması zorunluluktur. Sürdürülebilir, verim ve kalitesi yüksek tarımsal üretim için su bölgemiz için büyük önem taşımaktadır” diye öneriyor.

Kuraklık tehlikesini çok yakından takip eden Uluslararası Un Sanayicileri Ve Hububatçılar Birliği (IAOM) Avrasya Başkanı Dr. Eren Günhan Ulusoy ise sadece yıllık sezonu değil, uzun bir süreci analiz ederek konuşuyor. Eren Günhan Ulusoy, “Gelecekteki iklim koşulları, dünyanın büyük bölümünde tarımsal sistemlerde de önemli değişiklikler yaratacaktır. Bu nedenle, farklı iklim senaryoları altında ekin büyümesi ve gelişimi üzerindeki değişiklikler hakkında eksiksiz değerlendirmeler yapmak ve aynı zamanda tarım sistemlerinin uyum sağlayabileceği gerçekçi yolları değerlendirmek gerekir” diye belirtiyor. “Ülkemizde 1980’den bu yana 40 yıllık sürece bakıldığında, belirli yıllarda, özellikle ortalamanın çok altında yağış aldığımızı görüyoruz. Bu sürecin 18 yılında ortalamanın altında yağış alındığı görülüyor. Bu istatistik de kuraklığın adım adım geldiğinin göstergesi” diyen Ulusoy’un çözüme odaklanılacak adresi de su tasarrufu ve yapay zeka başta olmak üzere teknolojinin bu alanda kullanımı…

Dr. Eren Günhan Ulusoy, “Yakın dönemde yaşanan meteorolojik değişimler, bölgesel ve zamansal olarak bazı değişikliklerin yaşanmasına neden olmaktadır. Bununla birlikte özellikle 2050’li yıllardan itibaren meteorolojik kuraklığın ülkemizdeki etkilerinin daha da artacağı varsayımı üzerinden özellikle güney bölgelerimizde kuraklığın daha sert hissedileceği ve ekim alanlarının da bu nedenle değişeceği tahmin edilmektedir. İklim değişikliğinin tarımı büyük ölçüde etkilediği günümüz koşullarında çiftçilerin bu verileri anlık izleme ve analiz etme imkanı bulunmuyor. Burada yapay zekanın gücü üretimin daha az kaynakla ve daha çok verimle devam edebilmesi için vazgeçilmez bir unsur haline gelecek” diye görüş belirtiyor.

Devamı Z Raporu Dergisi Haziran 2021 sayısında…

Dikkat çekenler...