Türkiye’ye saldırmayan yok… Etrafımızdaki ve içimizdeki binbir çeşit terörist grup ve onlarla piyon gibi oynayan, onları maşa gibi kullanan güçler ve de o güçlerin kontrolündeki ‘özgür’ (!) Batı basını… Bunlara bir de sözüm ona ‘Tam bağımsız ve gerçekten bilimsel’ değerlendirme kuruluşlarını ekleyin.
“Erdoğan gitmeden ve Türkiye dizlerinin üzerine çökmeden” durup dinlenmeyecek bir cephe… Ve o cepheye karşı kahramanca mücadele eden bir lider ve ekibi… O mücadelenin iki zirvesini yaşadık geçen ay.
Birincisi, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Birleşmiş Milletler’de yaptığı tarihi konuşmaydı. Dışişlerine hâkim olduğu iddia edilen o ‘karnından konuşmalar’dan uzak, ‘kızım sana söylüyorum gelinim sen anla’ imalarına hiç başvurmayan; ne dediği, ne demek istediği üzerine ‘dış politika uzmanı gazetecilerin’ saatlerce yorum yapmalarını gerektirmeyecek yalınlık ve açıklıkta…
Öteki tür üsluba alışık olanlar yadırgadılar. “Sen kimsin ki, dünyanın en büyük ülkelerine kafa tutuyorsun” diye eleştirenler… Sergilenen haysiyetli, onurlu, millî bağımsızlığa düşkün, mazlum ülkelerden yana, dünyayı gerçeklerle yüz yüze getiren o konuşma bizim İrlandalıları ‘utandırmış’… CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun da tarihe geçecek o veciz konuşmasını unutmamak gerek: “Erdoğan BM’de konuşurken utandım. Dünya liderlerine mi muhtarlara mı konuşuyor belli değil.”
Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın küresel ekonomide 4 trilyon doları yöneten CEO’larla bir araya geldiği toplantıdan da utananlar da var mı acaba?..

Devamı Derin Ekonomi Ekim sayısında …