Türkiye’yi yavaşlatmak, durdurmak, dize getirmek artık mümkün değildir

2023’e kadar Türkiye’yi durdurmanın kapıları kapanmış, imkanları ortadan kaldırılmıştır. Dışarıdan tehditlerle, saldırılarla, örtülü operasyonlarla, ekonomik şantajlarla ya da içerideki 20. yüzyıl boyunca yatırım yapılan nüfuz çevreleriyle, “iç işgalci” yapılarla, “muhafazakar muhalefet” unsurlarıyla bu ülkeyi yavaşlatmanın, durdurmanın, dize getirmenin, teslim almanın, belli bir eksene hapsetmenin ihtimali kalmamıştır.
Batı dünyası için, Atlantik ekseni için yüz yıllık denetim, himaye, vesayet artık sona ermiştir. Onlar için Osmanlı siyasi otoritesinin dağıtılmasından bugüne kadar devam eden “cephe ülke, garnizon ülke, Batı sınırlarının koruyan ülke” statüsünün sonu gelmiştir.
Artık Avrupa, ABD doğu sınırlarını, bu bölgedeki çıkarlarını başkalarıyla ya da kendi imkanlarıyla güvence altına almak zorundadır. Çünkü bu ülke, bir daha onların silah gücü olmayacak, onlar için bölgesel jandarmalığa soyunmayacaktır. Şüphesiz bu, son yüz yılın en büyük, en sarsıcı jeopolitik sarsılması, ayrışmasıdır. Türkiye’nin, özellikle son beş yılda çok yoğun saldırılara maruz kalması işte bu ayrışmanın şiddetindendir.
Küresel ölçekte yeni güç yapılanmasında Türkiye’nin yeniden doğuşu, yeniden tarih sahnesine yükselişi gerçekleşmektedir. 24 Haziran seçimleri, hiçbir şekilde bir iç politika malzemesi olmamış, işte bu jeopolitik değişimin tercihi olmuştur. Muhalefet bloğunun Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı ortak hedef seçmesi, yerli bir tercih değil, bu ayrışmayı yönetmek, kontrol altına almak isteyen Atlantik ekseninin onlara gösterdiği bir hedeftir.
Bir dış istihbarat uzantısı olan FETÖ’cüsü, çokuluslu terörün uzantısı olan PKK’lısı, Türkiye’nin kurucu partisiyken etnik ve mezhep eksenli bir cephe partisine dönüştürülen CHP’lisi, bir zamanlar vatansever olanların destek verdiği İYİ Partilisi, milli görüş ve muhafazakarlık kimliği ile siyaset yapanlar neden, nasıl, böyle ortak bir hedefte birleşir, neden, nasıl tek bir kişiyi yok etmeye ayarlanır? Neden, nasıl “Türkiye’yi durdurmaya” odaklı Atlantik projelerinin peşine takılır?
Bu büyük ülke, büyük tarih, derin siyasi akıl, yüzyılları biçimlendiren siyasi genetik bundan sonra yavaşlatılamaz. Türkiye, 2023’e, nihai zafere çok büyük adımlarla ilerliyor. Küresel iktidar alanının tam merkezine yerleşiyor. Bu, bir gücün yeniden doğuşu, yükselişi, tarih yapıcı rolüne dönmesidir. 24 Haziran seçim sonuçları, milletimizin bu yönde tercihidir. Artık hiçbir şey Türkiye ile sınırlı değildir. Milletimiz, Türkiye kadar, coğrafya için de bir karar vermiştir.
Artık ABD için, AB için, bölgemiz için, Asya’nın yükselen güçleri için yeni bir Türkiye vardır. Pazarlıklar, ilişkiler bu yükselen güce göre yeniden ayarlanacaktır. Ülkemizin siyasi nüfuz alanının olağanüstü genişleyeceğini, ekonomik alanda sıçrama yapacağını göreceğiz. Son düzlükte, büyük değişimin son aşamasında acımasız hesaplaşmalar da yaşanacaktır. Ama Türkiye’nin bileğini bükmek mümkün olmayacaktır.
Tarih de, güç de, siyasi genetik de kendi havzasına yerleşmiştir.

Dikkat çekenler...