Türkiye-Rusya restleşmesi ve yeni ekonomi hükümeti

Derin Ekonomi’nin kasım sayısı “Ortadoğu’da Rus Ruleti” kapağıyla yayımlandı. Çünkü gelmekte olan krizi görüyorduk, okuyabiliyorduk, bölgemizde örtülü bir şekilde yaşanan güçler çatışmasının hızla açık cephelere dönüşme ihtimalinden endişe ediyorduk.
Suriye meselesi zaten bölgeselleşmiş, Suriye içi bir mesele olmaktan çoktan çıkmıştı. Rusya ve İran’ın doğrudan askeri müdahalesiyle küresel bir krize dönüşme eğilimine girdi. Moskova’nın yeni ve güçlü bir aktör olarak Ortadoğu’ya derinlemesine müdahil olması, bu müdahalenin İran’ın önceliklerine göre şekil alması, ABD ve Avrupa’nın 21. yüzyıla dönük Ortadoğu planlamalarına açık bir meydan okuma niteliği taşıyordu.

Artık örgütler savaşı dönemi kapanıyordu. Örgütler üzerinden örtülü müdahaleler, vekalet savaşları yerini devletler savaşına terk ediyordu. Türkiye bütün bu krizlerin tam merkezindeydi ve 1 Kasım sonrası yakaladığımız yeni istikrar dönemi işte bu kriz tarafından tehdit edilir olmuştu.

Tam da yeni kabinenin açıklandığı gün, Türk savaş uçakları, ısrarlı uyarılara rağmen hava sahası ihlallerine devam eden, bir Rus savaş uçağını düşürdü. Bu, Türkiye ile Rusya arasında, Soğuk Savaş döneminden bu yana yaşanan en büyük kriz ortaya çıktı.

Eğer soğukkanlı hareket edilemezse, kriz yönetilemezse devamında çok daha vahim sonuçlar doğuracak bir hesaplaşma döneminin başlaması muhtemeldi. Mesele sadece uçak düşürülmesi değildi. Türkiye ile Rusya arasında, Suriye üzerinden derin bir jeopolitik çatışmanın kapıları aralanıyordu.

Türkiye’nin, Suriye konusundaki pozisyonu son derece açık ve nettir. Suriye krizi, bölgesel çözülmenin parçasıdır ve bu çözülme Türkiye’yi tehdit etmektedir. Ülkemizin yarınını, bütün güvenlik stratejilerini hedef almakta, Irak sınırından Akdeniz kıyısına kadar sınırlarımız tehdit altına girmektedir. Üstelik bu uzun sınırın diğer tarafına PKK, PYD, IŞİD gibi Türkiye karşıtı örgütler yerleştirilmekte, Kuzey Suriye Koridoru ile Türkiye karşıtı çok geniş bir cephe inşa edilmekte, son olarak da Rusya ve İran bir başka koldan buralara yerleşmektedir.

Bütün bunlar Türkiye’nin güney sınırlarını kapatmakta, tehlike sınırdan Türkiye içlerine doğru servis edilmektedir. Son yıllarda yakaladığı ekonomik ve siyasi yükselişle, ortak devlet aklıyla bölgeye ve dünyaya açılmaya çalışan Türkiye, içeriye hapsedilmekte, adeta boğulmaktadır. Hiçbir ülkenin, böyle bir harita değişikliğini hazmetmesi, suskunlukla karşılaması mümkün değildir.

Türkiye ile Rusya, bölgesel jeopolitik haritada hiçbir zaman ortak olamayacaktır. Coğrafya, iki ülkenin siyasi tarihi ve gelecek hesapları buna izin vermemektedir. Ancak kısa vadede ekonomik alanda iki ülke mucizevi bir başarı hikayesi yazmıştır ve bunu devam ettirmek mümkündür. Uçak krizinde Türkiye ne tür sıkıntılar çekiyorsa Rusya da aynı sıkıntıları çekmektedir. Ankara ve Moskova, kendi tarihlerinin çizdiği yolun dışına taşma şansını hiçbir zaman bulamayacaktır. Öyleyse, bu gerçeğin içinde bir yerlerde, ne kadar hareket boşluğu oluşturulabilir, bunun hesabını yapmak gerekmektedir.

Gürcistan’a saldıran, Ukrayna’ya saldıran, Kırım’ı işgal eden, ekonomik ambargolara muhatap olan ve son olarak da Suriye’ye müdahale eden Moskova’nın Türkiye’yi açık biçimde karşısına alma lüksü yoktur. Rusya-İran ekseninin Türkiye karşıtı bir hal almasına izin vermeden, Ankara-Moskova arasındaki krize bir şekilde müdahil olunmalıdır, olunacaktır da. Ama Rusya’nın Türkiye’nin hassasiyetlerini, içinde bulunduğu durumu anlayışla karşılaması gerekmektedir.

Uçak kriziyle aynı gün açıklanan yeni kabinenin en önemli özelliği ekonomi ağırlıklı oluşudur. Adeta bir ekonomi hükümeti kurulmuştur. Bu da Türkiye’nin önümüzdeki yılları büyük ekonomik sıçrama dönemi olarak planladığına işaret ediyor. Olağanüstü bir bölgesel travma yaşanmazsa, AK Parti hükümeti şimdiye kadar olduğundan çok daha sarsıcı bir başarı grafiği yakalayacak, bölgesel ve küresel ölçekte çok ciddi adımlar atacak, Türkiye’nin pozisyonunu hiç olmadığı kadar merkezileştirecektir.

Öyle görünüyor ki, Türkiye’nin derinlerinden yükselen güçlü irade ile bölgesel ve küresel travmalar arasında zor bir yolda yürümek zorunda kalacağız.

Derin Ekonomi, hem ekonomi alanında hem de siyasi, jeopolitik alanlarda perspektif sunmaya, sağlam resimler ortaya koymaya, rasyonel analizlere imza atmaya devam edecektir. Derin Ekonomi, bugün kadar yarının Türkiye’sinin dergisi olmak için kadrosunu güçlendirmeye, içeriğini zenginleştirmeye, Türkiye’nin dışına açılmaya çalışacaktır.
Bu ortak mücadelede beraber olmayı, aynı yolda omuz omuza yürümeyi, geleceğin Türkiye’sine ortak katkılarımızı artırmayı diliyoruz.

Dikkat çekenler...