Sistemik değişim

Avrupa’nın önde gelen düşünce kuruluşlarından biri olan Avrupa Dış İlişkiler Konseyi’nin ABD’de Joe Biden’ın göreve gelmesinin arifesinde Avrupalıların ABD’ye bakışı üzerine yayınladığı yakın tarihli bir araştırma, uluslararası sistemde meydana gelen büyük değişiklikleri gözler önüne seriyor. Araştırma, Avrupalıların yüzde 61’inin ABD siyasi sisteminin bir kısmını veya tamamını sorunlu olarak görürken, yüzde 49’unun ABD’nin nihayetinde kendini onarabileceğini düşündüğünü gösteriyor. ABD’deki siyasi çatlakların sinyalleri Trump döneminin öncesine dayanmakla birlikte, onun bıraktığı mirası da çok iyi açıklıyor.
Yine araştırmaya göre, Avrupa bu yeni jeopolitik çağda kendisi için en iyi yol haritası konusunda hemfikir olmasa da, Çin’in yükselişinden endişe duyan Avrupa için asıl mesele, kendi içindeki çatlakların nasıl kapatılacağıdır. Nitekim araştırma sonucunda, Avrupalıları dört “kabileye” ayıran dört ana eğilim ortaya çıktı: Avrupa’ya güvenenler (yüzde 35); Avrupa’nın düşüşte olduğunu düşünenler (yüzde 29); genel olarak Batı’ya güvenenler (yüzde 20); ve Amerika’ya güvenenler (yüzde 9). Ayrıca “ABD ve Çin arasında bir anlaşmazlık olsaydı, ülkenizin ne yapmasını isterdiniz?” ve “ABD ile Rusya arasında bir anlaşmazlık olsaydı, ülkenizin ne yapmasını isterdiniz?” sorularına verilen yanıtlar da oldukça çarpıcı. Bu sorulara Avrupalıların sırasıyla yaklaşık yüzde 60’ı ve yüzde 59’u ülkelerinin tarafsız kalmasını istediklerini söylediler. Yukarıda bahsedilenler, AB’nin bir tür stratejik özerklik veya stratejik egemenlik edinme ve yeni bir transatlantik ilişkisi kurma ihtiyacına işaret ederken, bu algıların üçüncü ülkelerin ABD, Batı ve AB ile ilişkileri açısından ne ifade ettiğinin dikkatli bir şekilde değerlendirilmesi gerekiyor. Burada özellikle Türkiye’den ve AB ile 2021’de yeniden yükselişe geçen çalkantılı ilişkilerinden bahsediyorum. Ancak, AB ve Türkiye’nin görece iyi ilişkilere sahip oldukları da dahil olmak üzere üye devletler açısından bile, AB içinde hem siyaset hem de kamuoyu Türkiye ile ilişkilerin durumu konusunda şüpheli ve bölünmüş durumda. Aslında, AB’nin politika yapıcıları, Türkiye’nin niyetlerini net bir şekilde okuyamadıkları için ülkeyi giderek artan bir şekilde hem bir ortak, hem de potansiyel bir rakip olarak görüyorlar.
Devamı Z Raporu Şubat 2021 sayısında…

Dikkat çekenler...