Rekabet gücü yüksek yerli üretime geçişin ayak sesleri…

2024 Şubat ayı Türkiye’nin kalkınma hedefleri açısından 2 önemli gelişmeye ev sahipliği yaptı. Biri ilk yerli astronotumuz Alper Gezeravcı’nın ilk uzay yolculuğu, diğeri ise ilk milli muharip uçağımız Kaan’ın ilk uçuşunu başarıyla gerçekleştirmiş olmasıydı. Bu iki gelişme Türkiye’nin, Türkiye Yüzyılı için ortaya koyduğu vizyonu simgeleyen en önemli iki gelişmeydi. Kaan’ın uçuşu henüz belli olmadan bu ay Z Raporu’nda Türkiye’nin rekabet gücü yüksek yerli üretimi gerçekleştirme çabalarının ne durumda olduğunu analiz eden bir dosya hazırlamayı ve bunu kapağımıza taşımayı planlamıştık. Verileri analiz ettikçe son yıllarda önemli bir yol kat ettiğimizi ancak gidecek daha yolumuz olduğunu bir kez daha görmüş olduk. Ancak savunma sanayide elde edilen başarılar da diğer sektörler için önemli bir örnekti. Tam da bunları kaleme aldığımız sırada 21 Şubat sabahı hepimizi gururlandıran haber geldi. İlk milli muharip uçağımız Kaan ilk uçuşunu başarıyla gerçekleştirmişti. Kaan’ın ilk uçuşuna ait görüntüleri izlerken Türkiye’nin yüksek teknolojideki ilk çabaları da adeta hafızamızda canlandı. 1924’teki Vecihi K-6, Devrim, ilk motor üretimi, ilk bilgisayar, ilk cep telefonu girişimleri… Türkiye’nin yüksek teknoloji üretim çabaları aslında Osmanlı’nın son dönemlerinde başlamış, Cumhuriyetin ilk dönemlerinde de hızlanmıştı. Ancak ilk çabalar maalesef arkalarında güçlü bir siyasi irade olamadığı için yarım kalmıştı. Darbeler ve siyasi istikrarsızlığın yaşandığı dönemler maalesef Türkiye’nin odağını bu alana çevirmesini sürekli engelledi. Bugünse artık uzun çalışmaların sonuçlarını artık Kaan ile, ATAK ile, ANKA, SİHA ve İHA’larla göklerde, MİLGEM’lerle denizde, Togg ile yollarda görüyoruz. Bu örnekler artık Türkiye’nin uzun süredir amaçladığı yüksek teknoloji yoğunluklu yerli üretime geçmeye başladığının örnekleri. Bugün ihracat kg değerinde belki hala rakiplerimizin gerisindeyiz, ancak sıçrama yapacağımız noktanın eşiğine geldiğimizi kimse yadsıyamaz. Son yıllarda yüksek oranda artırdığımız ArGe yatırımlarının meyvelerini artık almaya başlıyoruz. Ancak bir noktayı gözden kaçırmamak gerekiyor. O da yüksek katma değer sadece yüksek teknolojiyle elde edilmediği. Emek yoğun sektörlerde de yüksek katma değer elde edilebilir. Bunu başaran hazır giyim markalarımız da var. Japonya geç kalkınma döneminin, G. Kore ise geç geç kalkınma döneminin örneği olarak kabul ediliyor literatürde. Bu iki ülkenin kalkınma modelleriyle Türkiye’nin bugün uyguladığı modelleri karşılaştırarak hazırladığımız Türkiye’nin yüksek teknolojiyle kalkınma stratejisini ortaya koyan dosyamızı keyifle okumanızı dilerim. Bu ayın bir diğer önemli gelişmesi de Alper Gezeravcı’nın uzay yolculuğuydu. Bir diğer dosyamız da uzay ekonomisinin nasıl önemli bir rekabet alanı haline geldiğini analiz eden dosyamız.

Şubat 2024 bu iki önemli gelişmeyle gururlandığımız bir ay olurken aynı zamanda acılarının hala çok taze olduğu 6 Şubat depremlerinin yıl dönümünü andık. Yüzyılın afetinin ardından yaraları sarmak hiç kolay değil belki ama büyük bir çaba olduğunu da söylemek mümkün. Bir yandan devlet kalıcı konutları hızla inşa ederken bir yandan da bölge halkı hayata yeniden tutunmak için büyük çaba sarf ediyor. Sanayiciler, kentlerini yeniden ayağa kaldırmak için var gücüyle çalışıyor. Bir yıl sonra gelinen noktayı bölgedeki iş insanları Z Raporu’na anlattı.

Finanstan vergi dünyasına, teknolojiden pazarlama dünyasına kadar pek çok alanda hazırladığımız dosyalarımızın yer aldığı Mart sayımızın yine yönlendirici olması dileğiyle.

Dikkat çekenler...