Popülist dalga ile mücadele

ABD’de Kasım ayında yapılacak başkanlık seçimlerinde Donald Trump’a rakip olacak Demokrat Parti adayının belirleneceği ön seçim kampanyasını büyük bir merakla izliyorum.

Birçok potansiyel adayın halkın desteğini kazanamadığı ve sonuç olarak yarışabilmek için gereken milyonlarca doları toplayamadıkları için daha başlamadan yarıştan çekildiklerini açıklaması oldukça üzücü. Ama ötesinde, bu heyecan ve tartışma ABD ve dünyadaki siyasi havaya hakim olan birkaç fenomenin devamı olan iki şeye işaret ediyor. Birincisi,  seçmenlerin önemli bir kısmının ne ve kim olursa olsun düzeni ve düzenin seçkinlerini ciddiye almaması iken, ikincisi ise hiçbir azalma belirtisi göstermeyen popülist dalga. Dört yıl önce Cumhuriyetçi Parti’nin adayı olup daha sonra düzen karşıtı bir aday olarak  başkanlığı kazanan Donald Trump, her ne kadar ülke çapında demeçleri ve diğer tuhaflıkları  ile tanınsa da, bu eğilimin somut bir örneği oldu. Trump’ın zaferi, yeniden seçim yarışına girerken ona ve destekçilerine eşlik etmeye devam eden “Amerika’yı Yeniden Büyüt” veya “Önce Amerika” sloganlarında görüldüğü gibi popülist dalgaya dayanıyor. Daha öncesinde de Barack Obama’nın 2008’deki seçim zaferi, bir popülist olmasa da, düzen karşıtı ve Washington karşıtı bir platformda kazanıldığı için değişen zamanların bir işaretiydi.

Şu andaki seçim yarışında, Washington’un içinden veya seçkinlerinden biri olarak kabul edilmeyen popülist Başkan Trump, Cumhuriyetçi Parti liderlerinin ve seçmenlerinin büyük çoğunluğunu Beyaz Saray’ı tekrar kazanabilecek ve Senato’nun Cumhuriyetçi çoğunlukta kalmasını sağlayacak tek kişinin kendisi olduğuna ikna etmeyi başardı. Demokrat Parti tarafında ise, 2007’den beri Vermont’tan Senato üyesi olan ve adaylık
yarışını önde götüren Senatör Bernie Sanders, Demokrat Parti üyesi olmaktan ziyade sola eğilimli bağımsız bir isim. Sanders aslında, 2015- 2016’da başkanlık yarışında ve daha sonra şu anki kampanyasına başladığı 2019’da Demokrat Parti’ye üye olmuş bir isim. Şu anki öncü konumunda ana akım medyanın payı olduğu için Demokrat Parti, Hillary Clinton’ın adaylığının kabul edildiği 2016’da olduğu gibi endişeli.
Sanders sola seçilemeyecek kadar uzak ve dolayısıyla sıradan bir popülist olarak görülüyor. Ancak bugüne kadarki adaylığı pek çok popüler seçmen kitlesini kazanmış gibi görünüyor. Bir diğer potansiyel Demokrat aday, yalnızca aday olmak için son zamanlarda Demokrat Parti’ye katılan New York eski belediye başkanı milyarder Michael Bloomberg, politika seçimlerinde orta yollu bir yaklaşımı olmasına rağmen, hiçbir şekilde Washington düzeninin temsilcisi değildir.

Devamı Z Raporu Mart 2020 sayısında …

Dikkat çekenler...