Küresel ticarette büyük bir değişim yaşanıyor. Öyle büyük ki bu değişim, bir revizyon ya da dönüşüm demek bu süreci tanımlamakta yetersiz kalabilir. İkinci Dünya Savaşı sonrasında kurulan küresel ticaret sisteminin tam tersi yaşanıyor. İkinci Dünya Savaşı sonrasında küreselleşmenin ana kriter olduğu sürecin tersine korumacılığın ön plana çıktığı bir süreci yaşıyoruz. Z Raporu olarak da bu dönüşümü “Küreselleşmeden lokalleşmeye” olarak tanımladık. Trump’ın ilk başkanlık döneminde başlayan tarife savaşlarının Biden döneminde de dozu düştü ama devam etti. Trump’ın ikinci döneminde de düşen bu dozun artarak devam ettiğini görüyoruz. Trump’ın başlattığı gümrük tarifelerindeki artışa ülkeler de karşılık veriyor. Böylece giderek korumacılık adımlarının dünya genelinde giderek yayılması bekleniyor. ABD’nin asıl amacı nedir? 1,1 trilyon dolarlık dış ticaret açığını düşürmek ve üretimi kendi ülkesine çekmek. ABD dış ticaret açığının büyük bir kısmını Meksika, Kanada ve Çin’e veriyor. O nedenle de ilk etapta vergi artışları bu ülkelere geldi. AB ülkeleriyle de devam etmesi bekleniyor. Tarife savaşlarının sonucunda başta ABD olmak üzere dünya genelinde enflasyonu artırma riski yükseldi. Bu nedenle de Fed 2025 yılında yapacağı ilk faiz indirimini mümkün olduğunca ötelemeye çalışıyor. Her ülke belli ürünlerde uzmanlık kazanmıştır. Ve başka ülkeler de daha ucuz olduğu için o ürünleri kendileri üretmek yerine o ülkelerden almayı tercih eder. Çok mantıklı görünen bu sistemin teorisini Adam Smith “Ulusların Zenginliği” kitabında “Mutlak üstünlükler teorisinde ortaya koymuştur. Örneğin; Tayvan dünyanın en büyük çip üreticisi. Neden, çünkü; nadir toprak elementlerine erişimi kolay ve su zengini. Ya da kaşmir üretiminde neden Çin önde gelen bir ülke? Çünkü hammadde o ülkede. Hammadde yakınlığı, ucuz işgücü bir ülkeyi belli ürünlerde üretim üssü haline getirir. O ürünü üretmektense o ülkeden temin etmek daha ucuzdur.
Yıllardır süre gelen bu sistemin değişmesiyle karşı karşıyayız. Trump, kendi ülkesinde elektrikli otomobillerde neredeyse lider haline gelen Çin’e, gel ABD’de üretim yap, o zaman benim pazarıma ürün satabilirsin diyor. ABD elektrikli otomobil üretmek için en çok da nadir elementlere ihtiyaç duyacak. Bunun için de Ukrayna, Kanada, hatta Grönland’ın nadir element rezervlerini ele geçirmek için uluslararası hukuku da hiçe sayan adımlar atmaya hazırlanıyor. Küresel ticarette yaşanan bu köklü değişime Türk iş dünyası ne kadar hazır, bu Türkiye’yi nasıl etkileyecek? Bu soruların yanıtlarını Z Raporu’nda araştırdık.
Keyifli okumanızı dilerim…