İstanbul’u finans merkezi yapmak

Gündemin yoğunluğu nedeniyle bu konudaki görüşlerimi paylaşma fırsatım olmamıştı. Komisyon üyesi olarak yer aldığım T.C Kalınma Bakanlığı’nın Onuncu Kalkınma Planı’nın ana hedeflerinden biri İstanbul’un uluslararası bir finans merkezi haline getirilmesiydi. İngiltere’nin Avrupa Birliği’nden (AB) ayrılma kararı (Brexit) vermesinin ardından dünyanın en büyük finans merkezi konumundaki Londra’nın geleceği tartışılırken, bu durumun İstanbul açısından yeni fırsatları gündeme getirdi. İstanbul’un, Londra’nın yerine aday olması için o kadar çok neden var ki? Hem Avrupa’nın hem de dünyanın en önemli finans merkezi olarak kabul edilen Londra sadece finansal hizmetler üzerinden yılda 300 milyar dolar gelir elde ediyor. Bu rakamın 30 milyar doları ise doğrudan Avrupa ile gerçekleştirilen işlemlerden geliyor. Londra’dan yönetilen toplam varlık miktarının ise çift basamaklı trilyon dolar seviyesinde olduğu tahmin ediliyor. Ancak İngiltere’nin AB’yi terk etmesiyle oyunun kuralları yeniden yazılacak. Zira böyle bir durumda Londra’da faaliyet gösteren bankalar ‘EU Pass’ adı verilen bankacılık lisansını kaybedecek. Bu lisans Londra merkezli bankalara AB genelinde sınırlamalara maruz kalmadan işlem yapabilmelerini sağlıyor. Avrupa’nın en önemli finans merkezi olarak Londra’nın tahtının sallanması ise bir dizi alternatif şehrin yeni finans merkezi olarak yükselmek için kolları sıvamasına neden oldu. Başta Frankfurt, Paris, Dublin ve Lüksemburg olmak üzere çok sayıda şehir daha şimdiden Londra’dan kaçacak bankalara ev sahipliği yapmak için birbirleriyle kıyasıya rekabete girdi. Ancak bu kaçış aynı zamanda finans sektöründe çalışan çok nitelikli ve bol kazançlı elemanların da göçü anlamına geleceği için bu değişim alternatif şehirler açısından tüketime yönelik de önemli bir fırsat anlamına geliyor.

Devamı Derin Ekonomi Kasım 2016 sayısında …

Dikkat çekenler...