Bazen lafın kendisi kadar, hatta kendisinden fazla, kimin tarafından söylendiği önem kazanır. Burada dikkat edilecek tek husus, laf kim ya da hangi kurumdan çıkmış olursa olsun, onu, mülahazat hanesini açık bırakarak ‘okumaktır’… Lafı kim ederse etsin, işin nedenini niçinini sorgulamadan bodoslama inanmak, hakikat ile realite arasındaki uçurumun giderek açılmasına neden olabilir… Uluslararası haber ajansı Reuters muteber bir kuruluş olarak bilinir. İtibarının temelini daha çok finans haberlerinden alır. Reuters’in bir de vakfı vardır: Thomas Reuters Foundation… Bu vakfın Oxford Üniversitesi ile birlikte kurdukları bir enstitüden arada sırada haberdar olurdum. Meraklısı için adı şu: Reuters Gazetecilik Araştırmaları Enstitüsü (Reuters Institute for the Study of Journalism). Web sitesinde hem analog hem de dijital medya konusunda bir dizi araştırma var. İçlerinde bir tanesi var ki bu kurumun duruşuna netlik kazandırıyor. Araştırmanın başlığı şu: “Türkiye’de medyanın ele geçirilmesi ve reklam: Devletin haberler üzerindeki etkisi” (The Media Capture and Advertising in Turkey: The Impact of the State on News)… Araştırmayı, Enstitü’nün ve Vakfın verdiği bir bursla Dr. Servet Yanatma yapmış. Kimmiş kendileri? Reuterts’in ifadesiyle “Mart 2016’da Türk yetkililer tarafından el konduğu güne kadar Türkiye’nin en çok satan gazetesi (!) Zaman’ın dış haberler muhabiri”… Tek kişilik ordu halinde, Londra’dan telefon ve Skype görüşmeleriyle yürütüldüğü anlaşılan Mart 2016 tarihli araştırma (!), Türkiye’de basın ilan kurumu üzerinden medyanın hükûmet tarafından nasıl yönlendirildiği ve Zaman gazetesine verilen resmî ilanların azalması, bu konuda hükümetin anti demokratik uygulamaları (!) üzerine kurgulanmış. Olay tabii ki, takdim yazısında da ihsas edildiği üzere Türkiye’de basın özgürlüğü- nün bulunmadığı tespitine kadar gidiyor.
Devamı Derin Ekonomi Ağustos 2017 sayısında …