Devrim 2.0: Kabus mu, hayal mi?

Hiç kuşku yok ki bir teknoloji çağı devrimi içindeyiz. Sadece 2.0 toplum, devlet, piyasa ve benzerlerinden ibaret değil, bu devrim. İnsan aracılığı, teknoloji tarafından devre dışı bırakıldı. Aplikasyonlar artık hayatımızı değiştiriyor. Devasa bir eski dünya altyapısı, daha kendilerini yenilemeye fırsat bulamadan modası geçiyor. Bunu hem iyi, hem de kötü olarak yorumlayabilirsiniz. Hızlı iletişim ve bazı durumlarda dezenformasyon sistemleri, tıpkı Donald Trump’ın kampanyasında gördüğümüz gibi başkanlık seçimlerini dahi etkileyebilmektedir. Geleneksel medya ise dengesini kaybetmiş şekilde trampetler eşliğinde eşeğin peşinde koşmakta, asıl amaçları olan yüksek kalitede bilgi üretmek yerine, yüksek maliyetlerden korkarak asıl misyonlarını yitirmektedir. Samuel Assange gibi bir uzman, bağımsız bilgi bayrağı altında, -en azından başlangıçta- bu eski medyanın güçsüzlü- ğünden fayda sağladı. WikiLeaks, dezenformasyon kampanyası için bir platform oldu ve gazetecilerin bu dokümanları inceleyerek, yayına vermeden önce hazmetmelerini sağlamak yerine, onları topluca ulaşılabilir hale getirdi. Ardından bunları sansasyonel şekilde yanlış yönlendiren basın bültenlerine ve twitlere dönüştürdü. Üçüncü adım ise arkaya yaslanıp bağımsız medyanın bilinçsiz olarak WikiLeaks gündeminin reklamını yapmasını izledi. Aynı şey istihbarat teşkilatlarının da başına gelmektedir. Tonlarca rapor hazırlayan bu teşkilatlar, çoğu kez politik seviyeye ulaşamadan bürokratik tedarik ağı ya da güç savaşının kurbanı oluyorlar. Basit şekilde ifade edersek, politikacılar her gün çok sayıda karar vermek zorunda oldukları için tavsiye dinlemeye zamanları olmuyor. Tıpkı eski sanayide olduğu gibi devlet mekanizması da toplum için hizmet üretmek yerine kaynakları tüketmeyi ve ulusal çıkarları içerde ve dışarda gütmek yerine, kendi varoluşlarını sürdürmek için yanlış yönlendirilmiş politikalar peşindedirler. Pentagon ya da ABD Dışişleri Bakanlığı’nı örnek alabilirsiniz. İkisi de orta büyüklükteki İsveç, Belçika ya da Polonya’nın gayri safi milli hasılalarını geçen bütçelere sahipler. Pentagon’un 2016 bütçesi 521 milyar dolardı. Şimdi Trump’ın kararıyla askeri harcamalar artacak ve bütçe Suudi Arabistan’ın milli geliri seviyesine çıkacaktır. İkisi de siyasi seviyede zor kontrol edilen devasa yaratıklara dönüşmüştür. Bu trend tüm gelişmiş demokrasilerde benzer durumdadır, başkaca örneğe de ihtiyaç yoktur.

Devamı Derin Ekonomi Nisan 2017 sayısında

Dikkat çekenler...