Derin Ekonomi, çok kısa zamanda haklı bir üne, saygınlığa ve içeriğe sahip oldu. Hemen her çevreden “En güçlü yayın, en iyi çıkış yapan ekonomi yayını” ödüllerini toplamaya, dikkat çekmeye, etkin bir takipçi kitlesi oluşturmaya başladı. Daha bir yılını bile doldurmayan bir dergi için bu ciddi bir başarıdır. Dergimizin, önümüzdeki sayılarda bu yükselişinin devam edeceği, daha dikkatli ve ilgi çekici dosyalarla öne çıkacağı garantisini rahatlıkla verebiliyorum.
Çünkü Derin Ekonomi’yi ilk sayısında kurgularken, konumlandırırken, yol haritasını çizerken çok geniş bir perspektifle, Türkiye’nin ve dünyanın siyasi ve ekonomik alanlarda gelişen yeni eğilimlerini izleyerek, öngörerek hareket etmeye çalıştık. Salt bir ekonomi dergisi olmanın, sadece para/piyasa dergisi olmanın ötesinde stratejik pozisyonları, politik eğilimleri öne alan bir yayın organı planladık. “Türkiye’nin ilk uluslararası ekonomi-politik dergisi” sloganımız yol haritamızı açıkça ortaya koyar niteliktedir.
Dikkat ederseniz, son sayılarımızda şirket haberlerini, gündelik ekonomi dosyalarını değil de, “Ortadoğu’da Rus ruleti”, “Putin’in Haçlı Savaşları”, “Ortadoğu’da harita savaşları” gibi başlıkları kapak konusu yaptık. Çünkü küresel ekonomi politiğin ana merkezi, satranç oyununun oynandığı yer bizim coğrafyaydı. Dünyanın en belirgin, temel tartışma konuları da bu meselelerdi.
Ekonominin ve stratejinin merkez karargahının, odak noktasının etrafında gezinmeye, buralarda planlanan hesapları karıştırmaya, anlamaya ve sorgulamaya çalışıyoruz. Çevrenin hassasiyetini, beklentilerini, endişelerini birebir ölçerek, merkez iktidar alanının hareketlerini sorgulamak, gerektiğinde cevaplar üretmek, çevreye yol yordam göstermek ana sorumluluklarımızdan biridir.
Bu anlamda edindiğimiz misyon, popülerlikten çok daha hassas bir önceliktir. Türkiye’nin dış politikasından ekonomi politikalarına, küresel ekonomideki tıkanıklık ve çatışmalardan operasyon alanlarına, merkez iktidarlar arasındaki güç hesaplaşmasından ortaklık alanlarına kadar her konu bizi yakından ilgilendiriyor.
Bu ilgi bize entelektüel bir zarafet, hassasiyet ve derinlik de katmaktadır. Derin Ekonomi bu yönünü daha da güçlendirecek, Türkiye’de küresel ölçekte tartışmalara katkıda bulunacak bir yetkinliğe ulaşacaktır. Mesela, Batı basınının terör algısı, terör Türkiye ve yakın coğrafyasında olunca tavrının nasıl değiştiği, popüler söylemlerle entelektüellerin bu sorunlara ne tür çözümler ürettiğine ilişkin tartışmalar hep bizim alanımıza girmektedir. Sadece terörün finansmanı değil sosyolojisi ve hesaplaşma mantığı da ilgi alanımızdadır.
Mesela ABD-İran anlaşmasının sadece dünya ekonomisine katkıları, yeni pazarlar açmasıyla sınırlı değil hareket alanımız. Bunun jeopolitik yansımaları, bölgesel güç haritasında yol açtığı değişiklikler de bizim konumuzdur. Ambargo döneminde İran’ın para trafiği, bu paraları kimlerin yönettiği kadar, ABD ve Avrupa’yı da içine alan küresel kayıt dışı ekonomi ve para trafiği de bizim konumuzdur.
Türkiye’de bu alanlarda derinlikli bir tartışma yoktur. Ancak ABD ve Avrupa’da da böyle bir tartışma yoktur. Çünkü bu çoğu zaman devletlerin örtülü operasyon alanlarına girmektedir. ABD yönetimi ve Batılı güç merkezleri, küresel ölçekte trafiği yönetmektedir ama yeri geldiğinde bunu hedef ülkelere karşı şantaj olarak da kullanmaktadır. Böyle de bir ikiyüzlü yaklaşım söz konusudur.
Meselenin önemini anlatmak için tek bir örnek vereyim. Sadece Ortadoğu’da yılda bir trilyon dolarlık kayıt dışı para dolaşmaktadır. Bunu ABD, Avrupa ve Asya açısından da düşünürseniz, “piyasa”nın büyüklüğünün dudak uçuklatacak kadar büyük olduğunu göreceksiniz.
Bu sayıda yine zengin bir içerik, estetik bir dil, görsel tasarım zevki ve saygın bir Derin Ekonomi göreceksiniz.
1 Mayıs’ta buluşmak üzere…