Asrın felaketinden asrın dayanışmasına

Ekonomi konuşmanın da yazmanın da en zor olduğu dönemlerden geçiyoruz. Son yüzyılda dünyanın şahit olduğu en büyük doğal afetin adresi oldu Kahramanmaraş. 7,7 ve 7,6 şiddetindeki iki büyük deprem 108 bin 812 kilometrekarelik alanda 11 kentimizde çok büyük yıkıma neden oldu.

Türkiye bir günde kenetlendi, imkânı olan arama kurtarma çalışmalarına katıldı, imkânı olan ayni ya da nakdi destek sağladı. Dünyanın verdiği desteği de hayatımız boyunca unutmamız mümkün değil. Asrın felaketi bir anda asrın dayanışmasına dönüştü. Bu yüzden de Mart sayımızı “Asrın Dayanışması” olarak çıkıyoruz. Mart sayımız için çok daha farklı konular planlamıştık. Ancak yaşadığımız bu büyük afet karşısında elimiz başka hiçbir konuyu araştırmaya ya da yazmaya varmadı. Ancak bir ekonomi dergisi olarak da depremin ekonomiyle ilişkili olduğu konuları araştırmamız gerekiyordu. Ekonomik etkilerinden ziyade, bölgenin bir an önce ayağa kalkıp eski günlerine geri dönebilmesi için bölgedeki iş dünyasına verilecek destekler daha da önemliydi. Zira afetin yaşandığı bölge Türkiye’nin GSYH’sının yüzde 9,8’ini temsil ediyor, ihracatın neredeyse altıda biri o bölgeden gerçekleşiyor, tarımsal üretimin ise yüzde 16’sı afetin yaşandığı bölgeden sağlanıyor. Afet bölgesindeki büyük ölçekli fabrikalarda hasar büyük değil, ancak küçük işletmelerde hasar büyük. Büyük ölçekli üretim tesisleri açılmaya hazır ancak, istihdam eksikleri var. Bölgeden göç etmiş olan çalışanlarının yeniden bölgeye gelmeleri için teşvik beklentisi iş dünyasının en önemli beklentisi. Sonrasında ise hasarlarının onarılması için uzun vadeli düşük maliyetli finansmana ihtiyaçları var.

Depremin yıkıcı etkisini artıran en önemli konu hiç şüphesiz yapı stokunun kalitesi. Deprem kuşağında yer alan Türkiye’nin yapı stoku ise eski. Zira yıkılan binaların yüzde 98’i 1999 öncesi inşa edilen binalar. Depremle mücadele edebilmek için güçlü yapılara ihtiyacımız var. Eski yapıları ya dönüştüreceğiz ya da güçlendireceğiz, bir yandan da yeni yapılarda yönetmeliğe aykırılığın önüne geçeceğiz. Yıkılan binaların yüzde 98’i eski ama yüzde 2’si yeni. Bu da bize az da olsa yeni yapılarda da yönetmeliğe uyulmadığını gösteriyor. Mart sayımızda kentsel dönüşümü, güçlendirmeyi ve deprem yönetmeliğinin uygulamasında yaşanan sıkıntıları araştırdık.

Biliyoruz ki bu kadar büyük acının üstüne hayatı normalleştirebilmek çok zor. Ama tüm Türkiye dayanışma halinde bu zor günleri hep birlikte aşacağız.

Dikkat çekenler...