2017 yılı biterken, dünya ekonomisi ve Türkiye ekonomisi için olumlu bir yıl olduğu gerçeği sevindirici olup, 2018 yılı için de ümit vericidir. Biz 2017’nin başındaki değerlendirmelerimiz ve yayınlanan makalelerimizde, 2017 için olumlu beklentilerimizi ifade etmiş ve “temkinli iyimser” olduğumuzu belirtmiştik. Halbuki kendi ülkelerine, ekonomisine güvenmeyip, sürekli dışarıdan, içeriden felaket senaryoları ve kötümserlik rüzgarları pompalayanlar hep bir ekonomik kriz beklentileri içinde olmuşlardı. Allah’a şükür ki yine yanıldılar. Biz ise siyasi istikrar, güçlü yönetim, güven ortamı, halkın olumlu psikolojik beklentileri, ülke ekonomisinin sağlam temelleri, güçlü bankacılık sistemi, mali disiplin, imalat sanayinin canlılığı, organize sanayi bölgelerindeki üretim hareketliliği, çarşı pazardaki perakende ticaret ve alışveriş canlılığı gibi faktörleri dikkate aldık her zaman. Gerçekte mali piyasalar ve bu piyasalardaki kötülük tahmincileri ile reel piyasalar yani üretim ve ticaret kesiminin durumu ikincisinin lehine giderek ayrıştı.
2017 yılı başlarken, Türkiye ekonomisi 2016’nın 15 Temmuz’unda yaşanan hain darbe girişiminin şokunu ve olumsuz etkilerini atlatmaya çalışıyordu. Bunun yanında, ABD’li 3 kredi derecelendirme kuruluşunun Türkiye’nin yatırım yapılabilir ülke notunu bir basamak aşağı düşürmeleri, ve ABD Başkanı seçilen Trump’ın “Önce Amerika” şeklindeki ekonomi politikalarının ABD’de faiz artışını hızlandıracağı ve bununla ABD’ye sermaye akışının hızlanacağı, ABD dolarının güçleneceği korkuları ve belirsizliği mali piyasalarda hakimdi.

Devamı Derin Ekonomi Dergisi Şubat 2018 sayısında…