15 Temmuz’un birinci yılı: Bin yıl daha bu topraklardayız

15 Temmuz 2016’da yaşadığımız çokuluslu müdahalenin, işgal ve iç savaş denemesinin üstünden bir yıl geçti. O gece Türkiye, siyasi tarihinin en büyük travmasını yaşadı. Çünkü Birinci Dünya Savaşından sonra, Kurtuluş Savaşından bu yana ilk kez açık saldırıya uğramıştı. Kurulduğu günden bu yana böylesi bir ihanete uğramamış, siyasi tarihinde vatan hainliğinin bu kadar çirkin bir örneğini görmemişti.
Birileri Türkiye’yi ABD adına, Avrupa adına işgal etmeye çalışıyordu. Ülke parçalanacak, herkes payını alacaktı. İşin başındaki tetikçi Pensilvanya’daydı ve doğrudan CIA koruması altında yaşıyordu. Talimatları da bizzat onlardan alıp, Türkiye içindeki örgütüne aktarıyordu.
Batı ittifakı içinde olan bir ülke, yine ABD ve müttefiklerinin istihbarat ağları tarafından yetiştirilen bir terör örgütü, bir istihbarat yapılanması üzerinden işgal edilmek istendi. Türkiye’nin hiç beklemediği, hazırlık yapmadığı, tamamen kendi müttefiklerinden gelen bir tehditti bu. Önümüzde Irak örneği vardı, Suriye örneği vardı. Kuzey Irak’tan sonra Kuzey Suriye’de yürütülen harita çalışması vardı.
Ama yine de bu kadar pervasızını beklemiyorduk. Bir gün, bir gece Türk ordusu içindeki hücrelerin, istihbaratı içindeki çetelerin, siyaseti içindeki ikiyüzlülerin, devlet sistemi içindeki gizli iktidar aygıtlarının bir talimatla harekete geçeceğini, bu denli şoke eden bir saldırı yapacağını tahmin etmiyorduk.
Çünkü biz, Anadolu’da doğan insanların, hangi istihbarat teşkilatının kontrolüne geçerse geçsin, bu kadar ülke, millet ve vatan düşmanı olabileceğini düşünemiyorduk, böyle örneklerimiz yoktu. Belki de en büyük zaafınız buydu.
Klasik bir darbe girişimi değildi 15 Temmuz. Tamamen işgal, parçalama, iç savaşa sürükleme planının uygulamaya geçirilmesiydi. Coğrafyanın tamamını içine alan büyük projenin ‘Türkiye cephesi’ni açma girişimiydi. Türkiye bir kez daha yok edilme tehditleriyle yüzleşiyordu. Haçlı Savaşlarından sonra, Moğol İstilasından sonra, Birinci Dünya Savaşından sonra bir şok dalgası daha Türkiye’yi vuruyor, yüzyıllara dayanan siyasi gelenek kesintiye uğratılmak isteniyordu.
O gece, Anadolu’nun her köşesinden, İstanbul’un her sokağından, evlerden, şehirlerden, bütün vatandan yükselen itiraz, öfke, belki farkında değiliz ama, tarih değiştirdi. Bin yıllık Anadolu tarihinin devamı o gece şekillendiği gibi, bütün coğrafyanın siyasi geleceği üzerinden derin bir etki uyandırıldı. Milletimiz, FETÖ de olsa, ABD de olsa, Avrupa ülkeleri de olsa, böyle bir işgale karşı nasıl direnileceğini bütün dünyaya gösterdi.
O geceki fotoğraflar, sahneler, görüntüler dünya siyasi tarihinin en çarpıcı anlarıydı. Tanklar ve insanlar, kurşunlar ve insanlar, vatan ve üzerinde yaşayan insanlar konusunda dünyanın o geceden öğreneceği çok şey var.
Öğrenecek mi, saygı duyacak mı? Hayır!
Türkiye’ye yeni bir 15 Temmuz yaşatmak için her yolu denemeye devam edecekler. O gece sadece tarihin akışını değil, var olan güç haritasını da sarsan Türkiye, yeni tehditlerle yüzleşecek; siyasi olarak, ekonomik olarak, yeni saldırılara maruz kalacak.
Ama “Tarih değişti” dedik. Gerçekten Batı’da duraklama, gerileme dönemi başlarken bizdeki yükseliş dönemi bu değişikliğin çarpıcı bir göstergesidir. Yüzlerce yıllık siyasi tarihe bakarsak, konjonktürel olana değil, genel eğilime dikkat etmemiz, ona göre hazırlık yapmamız gerektiğini görürüz.
Bizim tarihimiz bunun çokça örnekleriyle doludur. Biz bu konuda tecrübeliyiz. Doğru okuduk, doğru bir yolda yürüyoruz

Dikkat çekenler...