Tarımda ürün deseni değişiyor

İKLİM KRİZİ TARIMDA VERİMLİLİĞİ TEHDİT EDERKEN, ÜRÜN DESENİ DE GİDEREK DEĞİŞİYOR. ÜRETİCİLER ARTIK SEL, DOLU, KURAKLIK GİBİ İKİIM DEĞİŞİKLİĞİNİN TAHRİP EDİCİ ETKİLERİNE KARŞI DAHA DAYANIKLI ÜRÜNLERİ TERCİH EDER HALE GELDİ. UZMANLAR İSE UZUN VADELİ TARIM POLİTİKALARIYLA TARIMDA SÜRDÜRÜLEBİLİRLİĞİN SAĞLANMASI GEREKTİĞİNE DİKKAT ÇEKİYOR.

DUYGU BULKAN

Son dönemin en önemli gündem maddesi olan iklim krizi, tarımsal üretimde de ön plana çıkan kavramlardan biri oldu. Artan sel, fırtına, dolu, aşırı sıcaklık, kuraklık gibi düzensiz hava olayları tarımsal üretimi olumsuz etkiliyor. Aşırı hava olayları gıda güvenliği riskini artırırken, ürün desenleri de değişmeye başladı. Gerek ziraat mühendisleri gerek tarım ekonomistleri gerekse çiftçiler ürünlerin yetişme zamanlarının değişmesi ile beklenmedik hava olayları ile karşılaşma riskinin artarak verim ve kalite kaybına yol açtığına dikkat çekiyor. TÜSİAD’ın 2020 yılı “İklim Değişikliği Etkisi Altında Tarımsal Ürün Arzının Sürdürülebilirliği” raporuna göre, iklim modellerinin sonuçlarına dayanılarak yapılan ekonomik modellerde, iklim değişikliğinin yaratacağı fiyat artışlarının ürün bazında yüzde 84’ü bulacağı tahmin ediliyor.

“MISIR VE PAMUKTA İTHALAT ARTABİLİR”

Tarım, orman ve su alanında iklim değişikliğinin etkilerini azaltacak tedbirleri almak, küresel ısınmayı azaltacak üretim yöntemlerine geçmek ve doğal kaynakları verimli kullanmak artık bir tercih değil, zorunluluktur diyen Tarımsal Araştırmalar ve Politikalar (TAGEM) Genel Müdürü Dr. Nevzat Birişik, Türkiye’de kuraklık riskinin giderek arttığına dikkat çekiyor. Birişik, kuraklık nedeniyle üretimde su ihtiyacında artış, bitkilerde soğuklama ihtiyacının karşılanamaması, erken olgunlaşma, hasat tarihlerinde değişim, yetiştiricilik pratiklerinde değişiklik, ekstrem iklim şartlarına uygun çeşit ihtiyacı, yem bitkisi kalitesinde düşme, mera otlatma kapasitesinde ve süt veriminde azalış gibi hayvancılık üretiminde de farklılıkların yaşandığını belirtiyor.

Üretim deseninde ve ekim alanlarında bölgeler itibarıyla değişiklikler olacağını ifade eden Birişik, buğday ve ayçiçeğinde ihracatın azalacağını, mısır ve pamukta ithalatın artacağını, kuraklık, sel, dolu gibi şiddetli hava olaylarının artması sonucunda da ürün kayıplarında önemli artışlar olacağını ve yurt içinde ürün maliyetlerinin artacağını söylüyor.

İklim değişikliğine bağlı olarak sıcaklık değişimi ve su varlığı dikkate alındığında ekim alanı ve verimlilikte değişiklik olmasının muhtemel olduğunu belirten Birişik, ilk ürün olarak buğday, ikinci ürün olarak mısır eken Güneydoğu Anadolu Bölgesi’ndeki Harran ve Akçakale’deki bazı çiftçilerin, buğday ve mısır yerine pamuğa geçiş yaptığından örnek veriyor. Birişik ayrıca, Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde mısır yerine pamuğun artması nedeniyle ikinci ürün mısır hasadının üretim beklentisini düşürdüğünü dile getiriyor.

Kuraklık, don ve dolu benzeri doğal afetlerin tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de fiyatların yükselmesine neden olduğunu aktaran Birişik, 2021 yılı içerisinde, kırmızı mercimeğin yüzde 44,8 ile fiyatı en çok artan ürün olduğundan örnek veriyor. Birişik, iklim değişikliğine karşı alınması gereken en önemli adımın ar-ge politikaları olduğunu belirtiyor.

Tarım alanında verilen desteklerin üretimde devamlılığı sağladığını belirten Birişik, toprak yapısını koruyan, su tasarrufu sağlayan, biyolojik çeşitliği ve genetik kaynakları koruyan ve iyi tarım uygulamaları temelindeki desteklemelerle iklim değişikliğinin etkisinin minimize edileceğini belirtiyor.

Devamı Z Raporu Dergisi Ekim 2021 sayısında…

Dikkat çekenler...