SANAYİCİ VE TÜCCARIN YÜKSEK FAİZ SINAVI

ENFLASYONU DİZGİNLEMEK İÇİN DEVREYE ALINAN YÜKSEK FAİZ POLİTİKASI, YAN ETKİLERİNİ REEL SEKTÖR ÜZERİNDE GÖSTERİYOR. HAZİRAN 2023’TEN BU YANA YÜKSEK FAİZ NEDENİYLE SANAYİCİ VE TÜCCARIN KREDİ BORCU KATLANIRKEN, TL İLE BORÇLANMA MALİYETİNDEN DOLAYI İŞLETMELER DÖVİZ KREDİSİNE YÖNELDİ. ŞUBAT 2025 İTİBARIYLA DÖVİZ KREDİLERİ 173,6 MİLYAR DOLARLA SON BEŞ YILIN ZİRVESİNİ GÖRDÜ.

ERDİ YILMAZ

Şirketlerin karlılığını törpüleyen yüksek kredi faizleri, yatırıma ayrılan sermayeyi de gün geçtikçe eritiyor. İhracatçılara uygun maliyetli reeskont kredi imkanı sunulsa da, ihracatçı vasfı taşımayan başta KOBİ’ler olmak üzere çoğu şirket, elindeki kazancını yatırım yerine kredi borcuna harcıyor. Kazancı azalan işletmelerin bu durumu devlete ödenen vergilerin de azalmasını beraberinde getiriyor. Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın verilerine göre, merkezi yönetim bütçe açığı geçtiğimiz yıl yüzde 52,6 büyüyerek 2 trilyon 106 milyar lira oldu. Bunun içerisinde şirket karlılıklarından alınan kurumlar vergisindeki zayıflık dikkatlerden kaçmadı. Hatta, gelir vergisinin yüzde 120, özel tüketim vergisinin yüzde 56, banka ve sigorta muameleleri vergisinin yüzde 158, damga vergisinin yüzde 79, harçların yüzde 60 oranında yükseldiği 2024’te, kurumlar vergisi sadece yüzde 13,2 artabildi. 2023’te ise kurumlar vergisindeki artış oranı yüzde 55’i bulmuştu. İşletme karları üzerinden alınan kurumlar vergisindeki bu düşüş; sanayici ve tüccarın yüksek faiz yükünü sırtlandığını işaret ediyor.

2024’TE DEVLETİN HER 100 LİRASININ 11,8 LİRASI FAİZE GİTTİ

Yüksek faize direnmeye çalışan işletmeler ise, kapanma veya el değiştirme riskiyle karşı karşıya. Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği’nin verilerine göre, 2024’te bir önceki yıla kıyasla, kurulan şirket sayısı yüzde 10,2, kurulan kooperatif sayısı 16,5 oranında azaldı. Yine, aynı dönemde kapanan şirket sayısı yüzde 21,4, kapanan kooperatifler de yüzde 12,2 yükseliş kaydetti. Tüm bunların yanında, faizlerin yüksek olduğu dönemlerde işletmelerin sermayesini ana faaliyet alanları dışına yönlendirdiği de görülüyor. Bir başka yorumla, finansman maliyetinin yüksek olduğu yıllarda şirketler parayı yatırıma dönüştürmek yerine mevduat faizine yatırıyor.

Faiz yükü, geçtiğimiz yıl devletin bütçesini de zorladı. Merkezi bütçe giderlerinin her 100 lirasından 11,8 lirası faiz ödemesi için yapıldı. Bakanlık verilerine göre, 2024 yılı bütçe giderleri 10,8 trilyon lira olurken, yüksek faiz için kasadan çıkan para bütçe giderlerinin yüzde 11,3’ünü tek başına işgal etmiş durumda. Öyle ki, geçtiğimiz yıl devlet faize 1 trilyon 270 milyar lira ödeme yaptı; ancak bu tutar 2023’e göre yüzde 88,3’lük bir artışa tekabül ediyor. Yani, son bir yılda yüzde 50’leri gören politika faizi nedeniyle devletin bütçesinden fazladan 596 milyar lira çıkmış oldu.

DÖVİZ KREDİLERİNE YÖNELİM 4,5 YILIN ZİRVESİNDE

Şirketler bir yandan ise yüksek faiz nedeniyle sermayesini reel değeri son beş yılın zirvesine çıkan Türk lirası mevduatta tutmaya devam ederken, finansman ihtiyacını dengeli kur beklentisiyle döviz kredisinde arıyor. Merkez Bankası verilerine göre, reel kesimin döviz açığı, Kasım 2023’ten itibaren son 13 ayda 58,3 milyar dolar artarak 132,8 milyar dolara ulaştı. Kasım 2024 itibarıyla söz konusu açık 54 ayın zirvesine işaret ediyor. Merkez Bankası, yabancı para krediler için aylık büyüme sınırını yüzde 1’e indirme kararı alsa da döviz kredilerinde ivmelenme durmadı. BDDK verilerine göre, 7 Şubat 2025’e gelindiğinde döviz cinsi krediler 173,6 milyar dolarla 2019’dan bu yana en yüksek seviyeye çıktı. Bu durum, sanayicinin yüksek faiz nedeniyle TL cinsi kredi kullanmak yerine volatilite riskini göze alıp döviz kredisine yöneldiğini gösteriyor.

“FAİZ İNDİRİMLERİ REEL SEKTÖRÜN MOTİVASYONUNU ARTIRIR”

Konuya ilişkin Z Raporu’na değerlendirmelerde bulunan MÜSİAD Genel Başkanı Mahmut Asmalı, uzun bir süredir gündemi işgal eden enflasyona karşı uygulanan ekonomi politikasının meyvelerini vermeye başlandığını vurguluyor. Asmalı, yıllık enflasyondaki bu gerilemeye paralel olarak faiz indirimlerinin de kademeli şekilde devam etmesi gerektiğini dile getiriyor. Yine, para politikasında normalleşmenin reel sektörün motivasyonunu artıracağını sözlerine ekliyor.

Kredi maliyetlerinin etkilerine değinen İstanbul Ticaret Odası Başkanı Şekib Avdagiç de, hala yatırım ortamını destekleyecek faiz seviyelerinin oldukça uzağında olunduğunun altını çizenler arasında. Türkiye ekonomisinde temel gündemin enflasyon olmaya devam ettiğini ifade eden Avdagiç, yılın ilk enflasyon raporundaki 3 puanlık yukarı yönlü revizyona dikkati çekerek, “Söz konusu revizyon, Merkez Bankası adına şeffaflık ve veriye dayalı gerekli bir güncelleme olarak görülüyor. Ancak yukarı yönlü güncellemenin dezenflasyon programına güven açısından arzu edilmediğini hatırda tutmalıyız. Gelinen noktada Ocak ayı itibarıyla enflasyonun yıllık bazda 23 puan düşüşle yüzde 42 seviyesine inmesi önemli bir sonuçtur. 20 ayı geride bırakan enflasyonla mücadelede kısa sürede sonuç alınacağını umuyoruz” ifadelerini kullanıyor.

Devamı Z Raporu Dergisi Mart 2025 sayısında…

Dikkat çekenler...